Akıllı bir bey atıyla yol alıyordu. Yolun kenarında uyumakta olan birisinin ağzına küçük bir yılan kaçmak üzere olduğunu gördü. Atından indi. Koştu ama yetişemedi. Yılan adamın midesine iniverdi. Bey adamın kafasına bir kaç yumruk vurdu. Adam neye uğradığını bilemeden uyandı ve kaçmaya başladı. Bir elma ağacının altına geldi, biraz soluklandı. Bey peşindeydi. Adamın yanına kadar geldi ve yerdeki çürük elmalardan üç beş tane alıp adamın ağzına zorla tıktı. Adam nefesini toparlayınca 'Beyim ben sana ne yaptım, neden bu zulüm' diye sordu. Sonra bildiği bütün kötü sözleri saydı döktü. Bey dinlemiyordu bile. Adamın üzerine atını sürdü ovada koşturmaya başladı. Adam can havliyle koşuyor, durumu anlamaya çalııyordu. Bir yandan da 'Allah cezanı versin' diye bağırıyordu beye. Atlı bey de 'Koş be adam koş, durma' diye sesleniyordu arkasından.
Önde adam arkada atlı bey epey bir koştular. Adam düşe kalka koşmaktan her yeri yara bere içinde kalmıştı. Nihayet daha fazla dayanamadı ve kusmaya başladı. Midesinde ne varsa çıkardı. ve kusmuklarının arasında o yılanı gördü. Önceden küfürler ettiği beye şimdi methiyeler söylüyor, nasıl teşekkür edeceğini bilemiyordu. Ne kutlu saatmiş ki sen beni gördün, ne şanslıymışım ki kafama vurdun, zorla çürük elmaları ağzıma tıktın, deliler gibi koşturdun. Ey güzel beyim söyleseydin ya. Bey dedi ki 'Eğer ben bunu birazcık anlatmaya çalışsaydım, oracıkta ödün patlar canın çıkıverirdi.'
İçimizdeki baş düşmanımız nefsimizin bize ne kötülükler yapmaya çalıştığını bilseydik ne uykumuz kalırdı ne doyasıya yemek yiyebilirdik.
Akıllıların düşmanlığı hayattır. Aptalların dostluğu ise eziyettir.
Yorumlar
Elinize sağlık :D
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız