Amerikalı bir kız çocuğun hatıralarında yer eden Atatürk’ü küçük bir çocuğun gözünden görmek çok farklı duygular yaratıyor içimizde. Pek bilinmeyen bu anıyı gelin kahramanından dinleyelim.
“Atatürk’ü çocuk gözümle nasıl gördüm, işte bu benim izlenimimi anlatmak istiyorum:
Onun kalbi çocuklara karşı o kadar genişti ki, hassas kalbinde çocuk sevgisi en üst yeri alıyordu. Babam Julian Gillespie 1921 yılında İstanbul' da Amerikan Ticaret Ataşesi idi. O tarihte bekardı. 1924 yılında Amerika'ya gelişinde evlendi, Türkiye'ye bir gelin getirdi. İki kızı, bir oğlu İstanbul'da doğdu; ben çocuklarının en büyüğüyüm. O tarihte Ankara'da Amerikan elçiliği yoktu, babam Ankara'ya gider, birkaç gün kalır ve İstanbul' a dönerdi.
Biz devamlı olarak İstanbul'da Maçka' da otururduk. 1930-1933 yılları yaz aylarında akşam vakitleri Florya'ya giderdik. Akşam vakti babamın işleri bittiği vakit biz elçiliğe uğrar, babam ve diğer elçilik erkanını alır Florya'daki kabinimize yüzmek için giderdik. Akşam yemeğini piknik olarak yerdik. Kabinimiz Florya plajı üzerinde, etrafı tahta perde ile çevrili, yeşil renkli küçük bir kabin idi. Kabinin etrafına tahta perde çocukları muhafaza etmek için yapılmıştı. Atatürk'ün Florya Plajı'ndaki Köşkü de bize çok yakındı. Atatürk bizler gibi akşam üstü herkes gittikten sonra denize girerdi.
Bir akşam Atatürk bizim kabinimize geldi. Babam ve orada bulunan Amerikalılar kendisini selamladılar. Babam beni ve kardeşimi Atatürk'e takdim etti. Bizler küçük olduğumuz için O'nun büyüklüğünü kavrayacak durumda değildik. Ben ve kardeşim bizimle oynamasını, oyuncak fincanlarımızdan çay içmesini rica ettik. Çay yerine oyuncak fincanların içine kum doldurmuş, çamurdan pastalar yapmıştık. Atatürk, bizim oyuncak fincanlarımızı aldı, çay içer gibi yaptı ve çamurdan pastaları yer gibi yaptı ve "Çok güzel olmuş, çok iyi yapmışınız" diye biz üç kardeşe iltifat etti. Biz yeni bir oyun arkadaşı kazandığımız için çok sevinçli ve mutlu idik. Atatürk' ü denizde yüzerken gördüğümüz zaman ellerimizi sallar "Gel bizimle oyna" diye çağırırdık. Babam Atatürk'ün büyük bir kişi olduğunu, O'nu böyle çağırmamamızı tembih ettiği halde biz çocuklar Atatürk'ü oynamak için çağırmaya devam ederdik.
Atatürk sık sık bizim kabine gelirdi. Bizimle top oynar, bizleri omzunda gezdirir, kucağında oturturdu. Biz çocuklar O'nu kendimize hakiki dost edinmiştik. Bir defa gelişinde bebeğim hasta olduğu için ağlıyordum. Atatürk gitti elinde siyah çantalı bir zat ile geri geldi. Bana "Doktoru getirdim" dedi. Doktor stetoskop ile bebeğimin göğsünü dinledi ve nane şekerini de ilaç olarak verdi.
Ben şimdi bu büyük adamın biz çocukları kırmadan arkadaşlık etmesini düşündükçe; bu mükemmel insanın büyük bir önder, bir dahi olduğunu nereden bilebilirdim? O'na olan sevgi ve hayranlığım sonsuzdur".
Kaynak: Marry Howard, Gillespie Crichell, 1 Ağustos 1981, Tarih ve Edebiyat Mecmuası, Yıl 17 Sayı:11, Sıra No: 203, Sayfa: 23, 1 Kasım 1981
Yorumlar
İyi ki bizim Atamız!
HEPİMİZİN ONA SEVGİ VE HAYRANLIĞI SONSUZ!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız