"Dünkü bahar güneşi karnaval eğlencelerine güç verdi. Akarca Yokuşu'ndan ve Kurtuluş Caddesi'nden binlerce insan Tatavla'ya aktı. Pangaltı Katolik Mezarlığı'ndan, Kurtuluş'taki Ayios Dimitrios Kilisesi'ne kadar, yol kalabalıktan geçilmiyordu. Eğlencenin merkezi her zamanki gibi Ararat Gazinosu civarıydı. Kilisenin önündeki meydan, oynanan kasap havaları ile panayır yerine dönerken; kilisenin duvarına dayanarak hatıra fotoğrafı çektirecek müşteri bekleyen seyyar fotoğrafçılar da iyi iş yaptılar." Her yıl 'Büyük Perhiz'den önce düzenlenen Tatavla Karnavalı, 8 Mart 1938 tarihli 'Apoveymatini' gazetesinin sayfalarında böyle yer alır.
İstanbullu Rumların çok sevdiği karnaval eğlencelerinin sahnesi, genellikle Galata ve Pera semtleridir. Buna rağmen, İkinci Dünya Savaşı yıllarına dek, İstanbul'da 'karnaval' denilince akla ilk gelen yer, Tatavla (bugünkü Kurtuluş) olmuştur. Yani Tatavla semtinin asıl şöhreti, geleneksel karnaval eğlencelerinden gelir. İstanbullu Rumların 'Apokria' adını verdikleri ve üç hafta süren karnaval eğlenceleri, değişken takvime göre, Şubat sonu veya Mart başında çeşitli eğlencelerle kutlanır; bu eğlenceler, mutlaka pazartesi gününe rastlayan 'Kathara Deftera' günü doruğuna ulaşır ve son bulur. İstanbulluların 'Baklahorani' günü de dedikleri, bu günden sonra, kentin Rum halkı evlerine kapanır, zamanı perhiz ve ibadetle geçirerek Büyük Paskalya Yortusu'nun gelmesini bekler.
Türkler, artık belli bir yaşa ulaşmış İstanbulluların bile belleklerinden yavaş yavaş silinmekte olan 'Apokria' karnavallarını pek fazla yaşamamış ve bu 'cümbüşe' uzak durmuşsalar da, yanı başlarında sürüp giden 'eğlencelere, alaylara ve tuhaflıklara' pek de kayıtsız kalmamışlardır. Karnaval eğlenceleri, kimilerine göre, halkın yılın birkaç günü biraz taşkınlık yaparak rahatlamasını sağlayan masum bir eğlence; kimilerine göre ise dini ve toplumsal kuralları hiçe sayan bir 'felaket' idi! Nitekim, Karamanlı yazar Evangelinos Misailidis, bu 'taşkınlık dolu günleri' şöyle yorumluyordu:
"Bu tür eğlencelere ibret almak için hayatta bir kere gidilmeli, ancak tekrarından ahlaki ve toplumsal açıdan sakınılmalıdır. Gençler veya kırkından sonra azanlar, çeşitli kılıklara girerek, yüzlerine maskeler takarak eğlencelere katılırlar. Herkes maskeli olduğu için tanınmadan kaçamak yapmak isteyenler için bulunmaz bir fırsattır."
Yine de 'Kathara Deftera' günü, Tatavla halkı kadar, İstanbul'un diğer semtlerinden akın akın gelen Rumlar da Ararat, Panorama, Akropolis, Paris, Lemonia gibi meyhane ve gazinolarda gönüllerince eğlenirler; boy boy, renk renk maskeleriyle, karnaval kıyafetleriyle, laternaların eşliğinde, güle oynaya Dolapdere'den Akarca Yokuşu yoluyla Tatavla'ya tırmanırlardı...
Yorumlar
Giysiler çok ilginç
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız