Geleneklere göre, iki bayram arası düğün yapılmaz; özellikle evlenme düğünleri, temmuz ve ağustos aylarına denk düşürülür. Nişanın, nikâhın, düğünün tören tarzları, dünden bugüne ülkemizde de elbette ki çok değişti. Ama temmuz-ağustos zamanlaması, hâlâ geçerliliğini koruyor diyebiliriz.
Aslında, toplumsal yaşamın 'en kutsal kaynaşma kurumu' kabul edilen evlilik, her çağda parlak ve şatafatlı törenlerle taçlandırılır. Ama gelenek ve göreneklerin yaşatılmaya çalışıldığı eski zaman düğünlerinin, aile kurumu içinde, apayrı bir yeri vardı. İşte biz de bu ay, mevsimin gündemine uyup bir 'düğün törenleri' gezisi yapalım istedik. Ama bunun için, farklı bir dönem seçip kimi âdetleri bugün bile süren eski zaman düğünlerine çevirdik gözlerimizi: Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yıllarında hızla değişen yaşam biçiminin öncesine, Osmanlı'nın son dönem saltanat yıllarındaki evlilik törenlerine kuşbakışı bir göz atalım istedik.
Bunun için de önce, Sermet Muhtar Alus, Musahipzade Celâl ve Refik Halid Karay ve gibi yazarların, 'eski hanımefendilerden' dinledikleri 'tantanalı ve şatafatlı' düğünlerin öykülerine göz attık. Sonra da İstanbul'un Büyükdere semtindeki Sadberk Hanım Müzesi'nin kimi bölümlerini gezdik, eski zaman düğünlerinin kimi safhalarını gözlerimizin önüne seren görüntüleri izledik; Müze'nin müdürü Çetin Anlağan ve sanat tarihçisi Lale Görünür'den bilgiler aldık.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız