Atatürk’ün ölümünde yanında bulunan Cumhurbaşkanı Genel Sekteri Hasan Rıza Soyak’ın ağzından:
"Saat 18.00'den sonra yanından ayrılıp, günlük işlerimle meşgul olmak üzere büroma inmiştim; çok geçmeden fenalaştığını telefonla bildirdiler (saat 18.55). Telaşla hususî daireye koştum; yatak odasının iç içe olan iki kapısı arasındaki boşlukta Ali Kılıç duruyordu. Odaya girdiğim zaman Atatürk'ü şu vaziyette gördüm: Yatağın ortasında, iki elini yanlarına dayamış, oturuyor ve mütemadiyen öğürerek: ‘Allah kahretsin’ diye söyleniyordu; ara sıra da hizmetçilerin tuttukları tasa koyu kahverengi bir mayi (pıhtılaşmış kan) çıkarıyordu.
Nöbetçi Doktor Abrevaya ile o sırada yetişen Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp kendisine yine bir taraftan bazı ilaçlar enjekte etmeye, bir taraftan da buz parçaları yutturmaya başladılar; bir aralık sağında bulunan tuvalet masası üzerindeki saate baktı; her halde iyi göremiyordu ki bana sordu:
‘Saat kaç?’
Cevap verdim: ‘7.00 Efendim.’
Aynı suali bir iki defa daha tekrar etti, aynı cevabı verdim. Biraz sükûnet bulunca yatağa yatırdık; başucuna sokuldum:
‘Biraz rahat ettiniz değil mi efendim?’ diye sordum.
‘Evet’ dedi.
Arkamdan Neşet Ömer İrdelp yanaşıp rica etti: ‘Dilinizi çıkarır mısınız efendim?’
Dilini ancak yarısına kadar çıkardı; Dr. İrdelp tekrar seslendi: ‘Lütfen biraz daha uzatınız.’
Nafile... Artık söyleneni anlayamıyordu; dilini uzatacağı yerde tekrar tamamen çekti; başını biraz sağa çevirerek Dr. İrdelp'e dikkatle baktı ve ‘Aleykümselam’ dedi; son sözü bu oldu ve ikinci ponksiyondan tam 30 saat sonra komaya girdi."
9 Kasım günü ve gecesi devam eden ağır komadan sonra Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 9’u 5 geçe vefat etti.
Kaynak: Soyak, Hasan Rıza (1973). Atatürk'ten Hatıralar. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. s. 771.
Yorumlar
Ağlamadan okumak mümkün değil
Yine de saat 9'u 5 geçe bizim için zaman durdu...
Canım Atam
Erken ayrıldın atam aramızdan erken
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız