Ocak 10, 2025

ATATÜRK: “BEN HER ŞEYDEN ÖNCE MİLLETİMİN ÖĞRETMENİYİM” -Friendz10

Sadi Irmak Atatürk’ten Anılar kitabının 26 ve 27 sayfalarında Atatürk ve Behçet Necatigil’le ilgili bir anısını şöyle anlatır.

ATATÜRK: “BEN HER ŞEYDEN ÖNCE MİLLETİMİN ÖĞRETMENİYİM” -Friendz10

Bir akşam, sofrasında sık sık misafir ettiği Behçet Kemal’e dönerek:

“‘Sen çabuk şiir yazarsın, şu içerideki odaya çekil, bende hangi nitelikleri görüyorsan hepsini anlatan bir şiir yaz, emrini verdi.’ Behçet, hemen içeri odaya geçti; aradan yarım saat geçti geçmedi bir büyük manzume ile döndü. Atatürk: ‘Oku bakalım’ dedi. Behçet, mısralarını ses değerini vurgulayarak, o canlı ve sevimli okuyuşu ile manzumeyi söylemeye başladı. Bunda Atatürk’ün yiğitliği, zaferleri, devrimleri bir bir dile geliyordu. Fakat her zaman Behçet’e bol bol iltifat eden Atatürk, durakladı, yüzünde bir gölge dolaştığını hissetim.

ATATÜRK: “BEN HER ŞEYDEN ÖNCE MİLLETİMİN ÖĞRETMENİYİM” -Friendz10

‘Behçet olmamış’ dedi. Benim asıl bir niteliğim var ki onu hiç yazmamışsın. Hepimiz şaşırmıştık. Bu yazılmayan niteliği ne olabilirdi? Atatürk, bizi fazla bekletmedi ve:

‘Benim asıl niteliğim, dedi, öğretmenliğimdir. Ben milletimin öğretmeniyim, bunu yazmamışsın.’

ATATÜRK: “BEN HER ŞEYDEN ÖNCE MİLLETİMİN ÖĞRETMENİYİM” -Friendz10

Bir öğretmen olarak ve öğretmenin misyonuna inanmış birisi olarak heyecandan ve gururdan ağlayasım geldi. İmkân olsaydı ellerine kapanmak isterdim. Öğretmene böyle bir yüce saygıyı en yüce bir ağızdan işitiyordum. Gerçek de bu idi. 19 Mayıs’ta Samsun'a ayak bastığı zaman yapayalnız bir adamdı. Yapmak isteyip de gizlemek zorunda olduğu şeyleri düşündükçe bu yalnızlık heybetleşiyor, millet elbette ki her zamanki gibi mert ve fedakâr bir milletti. Fakat onu kandıranlar bu ‘gök gözlü Paşa’nın İslâmiyet’e ihanet edeceğini söyleyen cahillerin ve ajanların etkisi altında idi. Tek tük fertler dışında gerçek bir aydın tabakası da mevcut değildi. Bu ‘gök gözlü Paşa’ yalnız hilâfet ve saltanatı kaldırmakla kalmayacak, dini yüzyıllardan beri içerisine düştüğü politika çamurundan çıkaracak, müspet bilimleri hayata egemen kılacaktı. Lâik bir devlet kuracaktı. O günlerde memleketin yarısı yabancı işgali altında idi. Daha kötüsü ümitler sönmüştü ve çoğu insanlarımız bir büyük devletin himayesini aramakta idi. Böyle bir günde o, ‘Ya istiklâl ya ölüm’ dedi. Bu korkunç engelleri aşmak ve milletine yepyeni bir kimlik kazandırmak için sonsuz sabırda bir öğretmen olması gerekirdi. Neyi başarmışsa hep bu öğretmenliği sayesinde başarmıştı.”

 

Kaynak: Sadi Irmak, Atatürk'ten Anılar, O Günlerden Bu Günlere Bir Bakış, Ankara, 1978, s. 26–27

Yorumlar

  • ATAM SEN BİZİM BAŞÖĞRETMENİMİZSİN!

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

LET'S MEET SATURN'S NEXT DOOR NEIGHBOR

LET'S MEET SATURN'S NEXT DOOR NEIGHBOR

DEEP SPACE IMAGE TOWARDS ANDROMEDA

DEEP SPACE IMAGE TOWARDS ANDROMEDA

ARO 273'ÜN TUHAF GALAKSİLERİ

ARO 273'ÜN TUHAF GALAKSİLERİ

İNSANLARI KANDIRAN DÜZENBAZ DAĞ CİNİ

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

Basitleştirilmiş

probiyotik
bubble30
Nielawore

LET'S MEET SATURN'S NEXT DOOR NEIGHBOR

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun