Bir çakal eski yıkık bir kulubeye girdi. Birden ayağı takıldı ve karışık reklerde boyaların konduğu bir küpün içine düştü. Bir süre debelendikten sonra çıkmayı başardı ama her tarafı boya olmuştu. Silkelendi, bir iki aksırdı, toparlandı ve kulubeden çıktı. Güneş üzerindeki boyaları kurutmuştu. Bir dükkanın önünden geçerken camda aksini gördü ve kendine hayran kaldı. Boyalar rengarenk pırıl pırıl parlıyordu. Ben aslında tavus kuşuymuşum diye düşündü. Diğer çakal arkadaşlarını çağırdı. Toplandılar. Onlara kasıla kasıla aslında bir tavus olduğunu söyledi. Diğer çakallar da ona hayranlıkla bakakaldılar. Yalnız içlerinden biri inanmamıştı. Bu neşe de ne böyle diye düşünüyordu.
Akıllı çakal;
-Tavuslar gül bahçelerinde gezer. Seni hiç orada görmedik. Sen de gül bahçelerinde gezer misin? Çakal;
-Hayır gezemem, diye cevap verdi. Akıllı çakal tekrar sordu;
-Tavuslar kanatlarını rengarenk açarlar, salınarak yürürler. Senin kanatların var mı? Çakal;
- Hayır, dedi. Akıllı çakal yeniden sordu;
-Tavuslar öterler. Seni öterken hiç duymadık. Onlar gibi ötebilir misin?. Çakal;
- Hayır.
Akıllı çakal diğer çakallara dönerek 'O asla bir tavus değil ve hiç olmayacak' dedi.
Boyalı çakalı yalnız bırakarak uzaklaştılar.
Etrafımızda kendini bilmeyen ne oldum delisi insanlar arasındaki akıllı kişi olmamız dileğiyle hoşça kalın.
Yorumlar
Bilgilendirici öykü için teşekkür ederim :D
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız