İletişim dediğimiz zaman aklımıza gelen ilk şey, sözlerle ya da hareketlerle birbirimize anlattığımız veya birbirimize verdiğimiz mesajlar akla gelir. Bu çok doğrudan ve düz bir şekilde kurulan iletişimdir. Ancak bir de sözlerin dışında anladığımız veya davranışlarımızın dışında, karşı tarafa verdiğimiz veya onlarda uyandırdığımız hisler vardır. Burada aslında pek çok ihtimal karşımıza çıkar. Çünkü, söylemek istediğimiz şeyin yanında veya gösterdiğimiz davranışın yanında, insanların içinde farklı hisler uyandırabiliriz.
Bu ilk başta çok akıl ve mantık dışı gelebilir. Yani nasıl olur da sözlerimizin veya davranışlarımızın dışında alakasızlık uyandırabiliriz gibi bir durum ortaya çıkabilir. İletişimin bulanık yanı da tam olarak böyle bir şeydir. Söylemek istemediğimiz veyahut da karşı tarafa aktarmak istemediğimiz bir mesajı aktarmış oluruz. Burada karşımıza çıkan kavram ise aslında karşı tarafın bizden ne beklediği veya ne anlamak istediği olabilir. Örneğin, siz karşı tarafa herhangi bir konudan bahsediyorsunuzdur. Bu bildiğiniz bir konu olabilir.
Siz konuyu anlatıyorsunuzdur ama karşı tarafın anladığı şey aslında sizin ne kadar bilgili birisi olduğunuzdur. Sizin hakkınızda bunun üzerine bir temel kurarak bir karakter yapısı oluşturur. Yani sizi bilgili birisi olarak anlar. O anda baktığı şey sizin anlattığınız şey değil, o an kendi anladığı şeye bakar. İletişimin bulanık tarafı doğru anlaşılabilir ve anlaşılabildiği için doğru kullanılabilirse, karşı tarafa kendinizi istediğiniz gibi tanıtabilir ve istediğiniz şeyi sizin hakkınızda hissetmesini sağlayabilir ve onu aslında yönlendirebilirsiniz.
Yorumlar
İletişimin gerçek yüzü
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız