Eskiden İstanbul'un Boğaz kıyılarında, çok güzel bahçeler içerisinde, ahşap konaklar varmış. Bunlardan biri, bahçesindeki çam ağaçları ile meşhurmuş. Bir gün bu konağın sahibi muhteşem bahçesine yine ahşaptan bir ek bina yaptırtmaya karar vermiş.
Bahçesindeki yaşlı ağaçları kestirip keresteleri bir köşeye yığdırmış. Yeterli miktara ulaşınca bina yapımına başlanacakmış.
Yaz gelince tüm aile adadaki konaklarına taşınmışlar. Konak sahibi, konaktan ayrılmadan önce, yeni işe başlayan uşağa tembih etmiş: 'Biz yokken bu kerestelere iyi bak. Şu aradaki çamları da kesitirip kerestelerini şurada topla.' Tamam demiş bizim acemi saf uşak.
Hızarı çağırıp çamları kestirmeye başlamış. Ne var ki aradaki çamları değil de bahçenin en muhteşem, bahçeyi bahçe yapan gösterişli çamlarını kestirmeye. Bir yandan da o güzelim çamlar devrilirken konak sahibine söyleniyormuş. 'Bey neden bu güzelim çamları kes dedi ki. Yazık oluyor.'
Tabi hemen konak sahibine haber uçurmuşlar:
'Koş Bey! Uşak çamları deviriyor.'
Anlamları aynı olan bir diğer deyimimiz Pot Kırmaktır.
Terziliğe yeni başlayanlar veya ilk kez dikiş dikenler diktikleri giyside dikiş hatası yaptıklarında, tümden söküp düzeltmektense o bölgeyi düzeltmeye çalışırlar. Tabi kumaşın o kısmında eğrilmeler olur. Bu eğrilmelere pot denir. Yapılan işlem de pot kırmaktır.
Bu deyimler; acemice, istemeden, bilmeden karşısındakine zarar verecek bir söz söyleyen veya bir iş yapanlar için kullanılır. Genellikle, söz söylenince 'pot kırmak', bir iş yapılınca 'çam devirmek' denir.
Yorumlar
Ben ağaçlara üzüldüm
Anlamını ciddi anlamda ilk kez öğrendim teşekkür ederim.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız