Bir davranış kalıbına kapılıp gitmek çok kolay. Tanıdıklarınızı düşünün. Bir şeyleri tekrar tekrar yapıyorlar mı? Hep aynı türden yemekleri yiyip aynı içecekleri mi içiyorlar? Televizyonda hep aynı programları mı izliyorlar? Aynı türden kitapları mı okuyorlar? Aynı sözleri tekrarlayıp duruyorlar mı? Düşünceleri hep aynı mı?
Peki siz öyle misiniz? Ben öyle miyim?
Evet.
İnsan olmak -yaşamak- davranış kalıpları oluşturmayı gerektirir. Bu kalıplardan bazıları iyidir. Rutindeki konforu görüp oraya yerleşiriz ama sürekli aynı eylemleri gerçekleştirmenin rahatsız edici yanları da olabilir. Kamburumuzu çıkarıp saatler boyu aynı pozisyonda oturmak nasıl sırtımıza kötü geliyorsa sürekli en az dirençle karşılaşılan tanıdık yollardan gidip gelmek de hayatımızda bir parça sıkışmışlık hissi yaratabilir. Yeni ve daha büyük sekanslara ihtiyaç duyan güncellenmemiş algoritmalara dönüşürüz.
Rutinimizi değiştirmek bize iyi gelen bir eylemdir. Telefonumuzdaki uygulamaları yeniden düzenlemek kadar basit bir eylem bile otomatik kas hafızasına karşı direnç oluşturmamıza katkı sağlayabilir.
Tara Brach’ın dediği gibi:
“Hayatlarımızdaki en büyük trajedi belki de özgürlük mümkün olduğu halde yıllarımızı aynı eski kalıpların içinde tutsak kalarak geçirmemiz… İnsanları çekincesizce sevmeyi, sahici olmayı, çevremizdeki güzelliklerin tadını çıkarmayı, dans edip şarkılar söylemeyi isteyebiliriz. Ama biz her günümüzü hayatımızı eksilten iç sesleri dinleyerek geçiriyoruz.”
Kaynak: Matt Haig, Rahatlama Kitabı Suyun Üstünde Kalmamı Sağlayan Düşünceler, S. 199-200
Yorumlar
Bu yüzden hiç bir yere varamıyoruz
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız