Yoksulun biri gece rüyasında bir ses duyar. Der ki; komşun olan kağıtçıya git. Onda değişik renkte şu boyutta bir kağıt var. Onu al tenha bir yerde yazılanları oku. 
    Sabah erkenden denileni yapar. Kağıdı hemen farkeder ve gizlice alarak dışarı çıkar. Tenha bir yer bulur ve okumaya başlar. Bu bir define haritasıdır, şaşırır. Nasıl olurda rüyada tanrıdan gelen ses bir define haritasını gösterir.  Tekrar kağıttaki işretlere bakar. Okur; Bil ki şehrin dışında bir define saklıdır. İçinde mezar olan falan kubbeye git. Türbeye sırtını dön. Yüzünü kıbleye çevir ve yayla bir ok at. Okun düştüğü yeri kaz.
    Adam kağıtta işaret edilen yere gitti. Akşama kadar defalarca ok attı kazdı, ok attı kazdı... Ama hiç bir şey bulamadı. Tüm alan delik deşik olmuştu. Ertesi gün yine ve ertesi gün yine kazıp durdu. Şehir halkı şüphelenmeye başladı. Ve sonunda padişah da duydu. Adam teslim olmak zorunda kaldı. Padişaha define kağıdından ve yaptılarından bahsetti. Defineyi bulamadığını ve perişan olduğunu anlattı.
    Padişah anlattıklarından etkilenmişti. Aylarca emriyle etraf kazılıp durdu. Ama defineye ait hiçbir şey bulunamadı. O da sıkıntı ve dert sahibi oldu.
    Bütün çevre kazmaktan kuyu haline gelmişti. Padişah sonunda pes etti ve adama haritayı iade edip, ben vazgeçtim sen istiyorsan devam et, diye izin verdi. Adamda defineyi arama aşkı henüz bitmemişti. Farkında değildi ama define aslında kendisiydi. 
    Aradan epey zaman geçti. Bir dün dayanamadı ve ağlayarak duaya başladı; Define arama sevdası yüzünden ömrüm bitti. Ey herşeyi meydana çıkaran Allahım bu işteki sır nedir ? Lütfet. 
    Gece rüyasında aynı sesi tekrar duydu. Sana yaya bir ok koy at demiştik. Okçuluk hünerini göster dememiştik. Adi bir yaya basit bir ok koy ve güç sarfetmeden atıver. Düştüğü yeri kaz ve altınlara kavuş. Unutma Allah şah damarınızdan daha yakındır. Düşüncelerini ok gibi uzaklara atma. Av yakın ama sen uzaklara dalmadasın. Define sensin. Kendini bul.  Ne kadar uzak emellere dalarsan o kadar çok uzaklaşırsın kendinden.