Dev köpekbalıkları, mercanlar, denizanaları, yosunlar, deniz dibi yaratıkları... Bütün bunlar güzel; ama olayın bir de sunuluş biçimi var. Bu yaratıklara ve teknolojiye sahip olmak yeterli sayılmıyor. Estetik bir biçimde, farklı yöntemlerle sunuluşu da çok belirleyici... Günümüz akvaryumlarında, seyircilerin önünden geçip gittiği, büyük vitrin akvaryumculuğu artık terk ediliyor.
Onun yerine, sualtının sessiz dünyasını büyük bir gerçeklilik içinde, ama daha küçük bir ölçekte yeniden yaratma çabası içindeler. Örneğin, Fransa'daki Saint-Malo Akvaryumu'nda izleyiciler, suya batmış bir gemi enkazının içinde dolaşıyormuş duygusu yaşıyorlar.
Geminin sağ tarafından çıktıklarında, karşılarına köpekbalıklarının bulunduğu bir havuz çıkıyor. Nausica Akvaryumu, tam anlamıyla bir sualtı otelini anımsatıyor. Tropikal bir lagünün derinliklerine inşa edilmiş duygusu veren akvaryumun barları, hatta plajları bile bulunuyor. Bu yılın sonlarında tamamlanması beklenen Brest kentindeki "Oceanopolis Akvaryumu" ise, gerçek dalgaları ve buz kayalarıyla kutup denizlerinin doğal atmosferini yansıtacak. Tabii gerçek penguenleriyle birlikte...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız