Meşgul olmak zorunda değilsiniz. Varoluşunuzu üretken olma yoluyla onaylatmak zorunda değilsiniz. Dinlenmek de yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Bizim ayrılmaz bir parçamızdır. İnsan denen hayvanın ayrılmaz bir parçasıdır.

Güneşin altında yatan köpeklerin suçluluk duyduğunu hiç zannetmiyorum çünkü gördüğüm kadarıyla köpekler kendi gereksinimleriyle daha iyi bir uyum halindeler.

Matt Haig “Yaş aldıkça, hayatın aslının dinlenme olduğunu düşünür oldum.” diyor. Ben de yaş aldıkça dinlenmenin önemini daha da anlar oldum. İçeride ya da dışarıda hiçbir şey yapmadan oturup yalnızca bir şeylerin -saatin tiktaklarının, süzülen bir bulutun, trafiğin uzaktan gelen uğultusunun, bir kuş şakımasının- farkında olmak da bize bir bütünlenmişlik hissi verebilir. Üretkenlik olarak görmeye koşullandırıldığımız birçok şeyden daha anlamlı gelebilir ve cidden öyle olabilir.

“Müziğin kulağa hoş gelmesi için eslere, cümlelerin anlamlı gelmesi için noktalama işaretlerine gerek olduğu gibi, dinlenmeyi ve hiçbir şey yapmadan derin düşünmeyi -hatta yalnızca kanepede oturmayı- bütünün anlamlı olabilmesi için, yaşamın doğasında var olan ayrılmaz bir parçası olarak görebilmeliyiz.”

Üstteki paragraf Matt Haig’in Rahatlama Kitabı’ndan bir alıntı. Cümle beni gerçekten derinden etkiledi. Çünkü dinlenmenin ne kadar gerekli olduğunu hemen anlamama sebep oldu. Müziğin kulağa hoş gelmesi için eslere ihtiyacı vardır. O kadar doğru ki. Es olmadan hepsi karman çorman ortaya atılmış seslerden ibaret olacaktır.

Bizler de böyleyiz demek ki anlamlı bir bütün olabilmek için bazen durmak gerekiyor. Oysaki biz küçücük bir duraksama anını hemen en kötüsüne yormakla meşgulüz. Çünkü meşgul olmak doğamızda var sanıyoruz. Duraksamayı bile panik, en kötüsüne yormak gibi durumlarla meşgul ediyoruz. Oysaki nefesi düzenlemek için bile bazen bir saniye tutup sonra derin bir nefes almak gerekir.

Bunlar yine daha önce bahsettiğimiz davranış kalıplarıyla ilgili olabilir. Bu da aslında toplum dayatmasına da yorulabilir. Herkes bir değildir ve de duraksamak iyi bir şeydir. Bunu tam anlamıyla anlayabilmek de önemlidir.

Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?