Ekim 23, 2024

Esperanto ve Başaramadıkları

Her şeyden önce dil, insanla­ra bakış açımızı şekillendi­riyor. En son İngilizce ko­nuşan turistlere rastladığınız zamanı hatırlayın, Sultanahmet'te ya da Ortaköy'de karşılaştığınız bu insan­ları tanımadığınız halde, İngilizce hak­kındaki görüşlerinizi göz önüne ala­rak, kişilikleri hakkında bir şeyler dü­şündünüz değil mi? Aynı şekilde, Rus ya da Japon turistler hakkındaki gö­rüşleriniz de bilinçaltımızdaki kültürel stereotipler doğrultusunda oluşuyor...

Esperanto ve Başaramadıkları

İşin gerçeğine bakılacak olursa, si­zin kafanızda yarattığınız tiplerle, karşınızdaki turistlerin karakterleri arasında bir bağlantı yok. İngilizce konuşan turistler İngiliz de olabilir, Güney Afrikalı da... Rusça konuşan­lar, tutucu Litvanyalılar olabilir. Ja­ponca konuşanlar ise, Tokyo'dan ge­len uzak akrabalarıyla konuşan ikinci nesil Şilililer olabilirler.

Esperanto ve Başaramadıkları

Bununla birlikte, çoğu dilbilimci­ye göre konuştuğumuz dil, hakkımız­da özel anlamlar yansıtıyor. Belli kelimelerin, deyimlerin ve gramer yapılarının varlığı, o dili konuşanla­rın dünya görüşünü etkiliyor ve yaşa­ma bakış açılanın ona göre renklen­diriyor. Her dilin bir kişiliği var, Al­manların "sprachgefühl" (dil duygu­su) adını verdiği bu durum, dilin konuşan kişiyi belli bir düşünce tarzıyla sınırlaması olarak tanımlanıyor. Bu dil okuluna göre, Fransızlar'ı Finli­lerden, Ruslar'ı da Romenler'den ayı­ran genler veya kültür değil, bu dil duygusu...

Esperanto ve Başaramadıkları

Peki bu dil duygusu iyi bir şey mi? Hepimiz aynı dili konuşuyor olsay­dık, dünya daha iyi bir hal mi alacak­tı? Belki de evet... Çünkü çeşitli çağ­larda insanların aynı dili konuşmala­rının güçlerini arttıracağından söze­den hikayeler bulunuyor. Sömürgeci­liğin hâkim olduğu yüzyıllarda, yüz­lerce Avrupalı misyoner ve sömürge yöneticisi, Üçüncü Dünya insanlarını dillerini bırakmaya zorladılar. Dünya dillerini bu şekilde tekelleştirme ça­bası bugün de sürüyor. Bazı ülkeler ­pek çok yerel dilin bulunduğu Hindistan gibi- ortak bir dilin ilerleyebil­me, dünyaya ayak uydurabilme için şart olduğunu düşünüyor...

Yorumlar

  • Keşke başarabilseymiş

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Editörün Son İçerikleri

Osmanlı’da Burçlar KAVS - YAY

Osmanlı’da Burçlar KAVS - YAY

Güneş Enerjisi Panelleri ve Kelebekler

Güneş Enerjisi Panelleri ve Kelebekler

DEHB Kalıtsal Olabilir Mi?

DEHB Kalıtsal Olabilir Mi?

Fizyolojik Olarak Büyümek

Fizyolojik Olarak Büyümek

Editörlerin Son İçerikleri

kaptanfilozof06

Sınırı Aşmak

probiyotik

Osmanlı’da Burçlar KAVS - YAY

bubble30
Nielawore

EXPLOSIONS FROM THE PAST: NGC 4051

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun