İnsanlar olarak basit ya da farklı olsun hepimiz bir şeylerin gerçek sebebini arayabiliriz. Kimi insan doğanın kanunlarının temel nedenini, doğa gerçeğini merak eder, kimi insan insanların neyi neden yaptığını insanın gerçeklerini merak eder, kimi insan uluslararası düzenin işleyişini ve gerçeğini merak eder ama her insan bir şekilde bir şeylerin gerçeğini merak eder yani gerçeğin peşinde bir şekilde koşar.

Peki gerçek olana ulaşmak için en iyi yöntem ne olabilir? İlk adım olarak gözlem yapmalı ve bu gözlem sonucunda kafamızın içinde bir sistem üretmekle başlayabiliriz. Sonrasında ise devamlı olarak gerçeğini öğrenmek istediğimiz konuyu gözlemleyerek kafamızda oluşturduğumuz sistemle ne kadar uyumlu gittiğini anlamaya çalışabiliriz. Bir de merak ettiğimiz gözlemi deneme şansımız varsa bu bizim gerçeğe ulaşmamızı fazlasıyla hızlandıracaktır.

Ancak burada insanın önünde üç büyük engel vardır. Birinci engel zaman ikinci engel gözlem imkanının kısıtlı olması üçüncü engel ise deneme ve yanılmanın her zaman yapılamaz olması. Bu engelleri en iyi açıklayacak olan şey ölüm kavramıdır. Varsayalım ölümden sonra ne olduğunu öğrenmek istiyoruz. Bunun gözlemini yapmak için kendimizi öldürmemiz gerekir. Ancak o zaman da gözlem yapamayız çünkü ölmüş oluruz. Hele deneme ve yanılma hiç yapamayız çünkü öldükten sonra yanılmanın ya da denemenin bizim açımızdan pek bir önemi kalmaz. Öldüğümüz zaman ise zamanın bizim için bir anlamı kalmayacaktır.

Zaman engeline şöyle bir örnek de verebiliriz. Örneğin bir yıldızın başlangıcından sonuna kadar nasıl bir süreç izlediğini öğrenmek istiyoruz. Bir yıldızın ömrünün milyarlarca yıl olduğunu düşünürsek bu zaman açısından bizim için imkansız olacaktır. Gözlem kısıtlamasına da başka bir örnek verelim. Diyelim bir insanın ya da insanların genel olarak neyi neden yaptığını bilmek istiyoruz. Ancak burada karşımıza çıkan engel insanların manevi hallerini ve ruhlarını gözlemleyemeyecek olmamızdır. Yani kimse bir insanın beynini açıp da içinde ne düşündüğünü okuyamaz. Sonuç olarak aslında biz insanlar olarak gerçeğe bir türlü ulaşamıyoruz ve belki de asla ulaşamayacağız. Sadece yeni gözlem yöntemleri ve daha iyi fikirler geliştirdikçe biraz daha yaklaşmış olacağız ama asla gerçeğe ulaşamayacağız.