Gücün kurumsallaşması kavramı aslında insanlığın binlerce yıl boyunca uygulamaya çalıştığı ancak günümüzde yeni yeni başarabildiği bir olgudur. Aslında insanlık geçmişte de belli başlı medeniyetlerde gücü kurumsallaştırmayı başarmıştır. Ancak bu kurumsallaşma tüm dünyaya yayılamamıştır veya tüm dünya tarafından bilinen bir konu haline gelememiştir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve bilginin kolayca yayılabilmesiyle gücün kurumsallaşması da yayılabilir hale gelmiştir. Gücün Kurumsallaşması kavramı tabii ki de makalelerde veya bilimsel çalışmalarda direkt ismi geçen bir kavram değildir.

Aslında benim koyduğum bir isimdir ve ideal bir yapılanmayı içerir. Kabaca bundan söz edilecek olursak ise Gücün Kurumsallaşması'nda gücü belli düzeylerde paylaşmış ve birbirinin arasına giremeyen yani güç ayrılıkları oluşmuş kurumlar söz konusudur. Bu kurumların her biri güç kavramının ayrı bir kulunu kontrol ederler ve birbirlerinin içine karışamazlar. Bu kurumları kontrol eden veya bu kurumlarda bulunan bireylerin ise yüksek insani standartları karşılamış olması gerekir. Ve bu standartların karşılanmasıyla birlikte tüm bu insanların tek bir amaca, tek bir ideale, tek bir fikre yönelik ortak hareket etmeleri ve bunu içselleştirilmiş olmaları gerekir.

Yani bu pek de mümkün değildir. Her zaman için fikir ayrılıkları olacaktır veya her zaman için uygunsuz insanlar kurumların başına geçebilir. Tabi bu denetimle önüne geçilebilecek bir şeydir ama her zaman için bu olacaktır. Gücün kurumsallaşması aynı zamanda gücün kendini denetleyebilmesidir. Ancak denetim de her zaman iyi olmayabilir. Sonuç olarak ideal bir kavram olan gücün kurumsallaşması aslında iyi bir toplum veya iyi bir yaşam için olmazsa olmaz bir yapıdır.