"Dünyayı güzellik kurtaracak,
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey"
demiş Zülfü Livaneli.
Ben bunu arttırıyorum. Sevmekle başlayacak her şey diyorum. Sadece insanları değil. Önce kendimizi severek, sonra geriye kalan her şeyi severek.
Sevmek çok güzel bir şey. Sevgiliden bahsetmiyorum sadece. Bir insanı, çiçeği, kediyi, köpeği, bir canlıyı; hatta belki de bir nesneyi sevmekten bahsediyorum.
Belki de enstrüman çalıyorsunuzdur, onu sevebilirsiniz.
Benim gibi bir kediniz vardır belki ve onu sevebilirsiniz.
Arkadaşınız olur, sevgiliniz olur ya da platonik sevmek olur. Neyi veya kimi sevdiğimiz değil bahsettiğim. Sevmenin ta kendisinden bahsediyorum.
Sevmek, sevebilmek. Küçümsemeyin. Sevmeyi bilmeyenler veya sevdiğini zannedenler var maalesef.
Hiç sevgi görmeden büyüyenler, hep sevgisizliğe maruz kalanlar var aramızda. Onların yanı sıra sevginin çok fazlasına maruz alanlar, bıktırılanlar da var aramızda.
Bazen bizim dışımızda gelişebiliyor her şey ama kendimizi kontrol edebilecek yaşa ve duruma geldik hepimiz. Yani sevmeyi öğrenecek, sevebilecek yaşa ulaştık.
Peki ya gerçekten seviyor musunuz bunu ayırt edebilecek erişkinliğe ulaştık mı?
Bakın bu çok önemli bir sorudur. Hiç durup soruyor musunuz kendinize?
"Gerçekten seviyor muyum?"
Birini, bir şeyi gerçekten sevdiğimizi nasıl anlarız?
Hepimiz aynı sevemeyeceğimiz gibi, hepimizin bunu anlama şekli de aynı değildir. Ama belli başlı şeyler öne sürebiliriz pek tabii.
Mesela:
-
Bize heyecan veriyor mu?
-
Mutlu hissettiriyor mu?
-
Üzülsek bile değeceğini düşünüyor muyuz?
-
Sabır mı ediyoruz, tahammül mü?
-
Huzur veriyor mu?
Yorumlar
Ne güzel söylemiş Zülfü Livaneli
Sormalı insan kendine, gerçekten seviyor muyum diye...
Önemli bir soru bence
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız