Hayatı daha çok yukarı doğru bitmeyen bir tırmanış olarak görmeye teşvik ediliyoruz. Hiç düşünmeden merdiven benzetmesini kullanıyoruz. Kariyer merdivenleri, şöhret basamakları, merdivenin ilk basamağında veya son basamağında olmak… Basamakları çıkmaktan söz edilir. Yükselmekten söz edilir. Zirve için mücadele etmekten söz edilir.
Bu şekilde hayatı diklemesine yapılan bir çeşit yarış, kendimizi bulutlara kadar yükselen gökdelenler olarak hayal ederiz. Yukarıdaki geleceğe ve aşağıdaki geçmişe bakmaya cesaret ederiz am o anın dört bir yana doğru yanlamasına alabildiğine uzanan manzarasına hiç bakmayız.
Merdivenlerin sıkıntısı yanlara doğru hareket etmenize olanak tanımamalarıdır. Yalnızca düşecek yer vardır.
Oysaki hayat;
Tırmanılacak bir merdiven
Çözülecek bir bilmece
Bulunacak bir anahtar
Varılacak bir yer
Halledilecek bir sorun değildir.
Sadece geriye doğru bakarak anlaşılabilir; ama ancak ileri doğru yaşanabilir der Soren Kierkegaard hayat için. Friedrich Nietzsche ise hayat için:
“Bana göre bir insanın yüceliğini gösteren şey amor fati/ kaderini sevmektir. Ne geçmişte ne gelecekte ne de sonsuzlukta tek bir şeyin bile farklı olmasını istememek. Zorunlu olana ne sadece tahammül etmek ne de onu saklamak… Yalnızca sevmek.”
Siz ne düşünüyorsunuz? Hayat tırmandığımız bir merdiven midir? Yoksa bazen inişlerin bazen çıkışların bazense sabit durmanın da içinde olduğu bir şey midir?
Kaynak: Matt Haig, Rahatlama Kitabı, S. 56-60
Yorumlar
Hayat mücizelerle dolu
Yorumlarınızı bekliyorum!
ooo çok güzel
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız