İtiraf sandığını hatırladınız mı? Daha önce kendimizde en sevmediğimiz ve değiştirmek istediğimiz özelliğimizi itiraf edip sandığa kaldırmıştık. Bugün yeniden vakti geldi. Hatta bu vakit geçiyor bile.
İtiraf sandığının özelliği şu; paylaşmak zorunda değilsiniz. Sadece kendinizle paylaşmanız yeterli. Önemli olan da kendimize itiraf edebilmek değil mi zaten?
O zaman ben başlıyorum. Ben çok takıntılıyım. OKB yani obsesiflik boyutunda değilim ama çok fazla takıntım var. En belirgin birkaç tanesini örnekleyeyim. Çift sayılara takıntılıyım. Ses açarken mutlaka çift sayıda açarım. Mesela küçük şeyleri zeytin, erik gibi çift sayıda yerim. Yeşil ve siyah zeytini aynı anda yiyorsam yeşili de siyahı da çift sayıda yerim. Toplamına bakmaksızın yani.
Paralar konusunda da takıntılıyım, Atatürk’ler aynı yöne bakmalı. Tabii ki küçükten büyüğe doğru sıralı olmalı. Dolabımda kıyafetlerim aynı renkler bir arada ve açıktan koyuya doğru sıralıdır. Düzen konusunda çok hassasımdır. Hiçbir şey yamuk duramaz, belli bir düzende olmalıdır. Örnekleri çoğaltabilirim ama çoğalttıkça canımı sıktı resmen.
İşte tüm bunlardan kurtulmak için bunları itiraf sandığına kaldıralım birlikte. Hadi şimdi sıra sizde, siz de itiraf edin. Eğer paylaşmak isterseniz de yorumlarınızı bekliyorum.
Yorumlar
Bazen çok konuştuğumu fark ediyorum. Bir şeyleri anlatırken karşıdan yeterli geri dönüş almadığımda tekrar tekrar anlatmaya çalışıyorum. Amacım fikirlerimi kabul ettirmek değil, anlatmaya çalıştığım konuyu açıkça anlatabilmek ama susmak nedir bilmiyorum.
Önceliklerimi duruma göre çokça değiştiriyorum verdiğim değer açısından değil ama bukelamun gibi şartlara göre şekil alıyorum; şartları yönetmek ve kontrolü ele almak yerine ona uyum sağlamayı tercih ediyorum. Ama bunu değiştireceğim
Ne güzel itiraflar gelmiş!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız