El koyma süreci görece daha geç başlayan ancak 1860-90 yılları arasında büyük bir hızla tamamlanan ABD'de, ülkenin batısında yaşanan olaylar kolayca gerçek boyutundan sıyrılarak efsane katına yükselmişti. Batıya ait hikâyeler o derece saptırılarak yaygınlaştırıldı ki, dünyanın çok başka coğrafyalarının çocukları tahtadan tabancalarıyla "melun Kızılderilileri" kovalayarak büyüdü.
Avro-Amerikan kültürünün ulaştığı tüm coğrafyaların ortak düşmanı haline gelen Kızılderililerin bir bölümü bu kanlı süreçten yaralı, bitkin, muhtaç ama her şeye rağmen canlı çıkmayı başardılar. Fobinin ortadan kalkması ile başlayan kısmen kültürel, kısmen turistik, kısmen bilimsel ilgi yardımı ile "asmayalım da besleyelim mi" yaklaşımı yerini "asmayalım ama asimile edelim" görüşüne bıraktı. 19. yüzyıl sonunda ve 20. yüzyılın önemli bir bölümünde ABD ve Kanada hükümetlerinin uyguladığı resmi "uygarlaştırma" politikalarının ana hedefi Kızılderili geleneklerini ve kabile yaşamını ortadan kaldırmaktı. Oluşacak boşluk elbette Avro-Amerikan kültürel gelenekleriyle doldurulacaktı.
Asimilasyon politikaları dört ana hedefe yönelik olarak gerçekleştiriliyordu. Tarıma dönük bir yaşam biçimini oturtarak avcılığa dayalı, göçebe ve mülkiyet kavramı olmayan yaşam biçimini silmek. Gele neksel giyim tarzını ortadan kaldırarak, yalnızca beyazların giyim tarzını geçerli kılmak. Hıristiyanlaştırmak yoluyla Kızılderililerin geleneksel inançlarını silmek. Bütün bunlardan daha da şiddetli olarak uygulanan eğitim yoluyla uygarlaştırmayı ise ayrıca incelemek gerekir.
Dünyanın çeşitli ülkelerinde "American college"ler kurulurken, ABD'de de ülke içine hizmet vermek amacıyla "boarding school"lar ve Kızılderili kolejleri kuruluyordu. Bu asimilasyon okulları fakir Kızılderili halkının çocuklarına iyi bir eğitim sağlamak amacını güdüyordu! En tanınmışları olan Pennsylvania'daki Carlisle Kızılderili Okulu 1879'da ülkenin dört bir yanından gelen Kızılderili çocuklarını kabul etmeye başladı. Okulun kurucusu Richard Henry Pratt'e sorarsanız, okul rezervasyondan ne kadar uzaksa o kadar iyiydi. Pratt'in "okulun iyiliği" konusunda koyduğu kriterler tartışmalı olsa gerek. Geronimo'nun teslim olmasından sonra pek çok Apache çocuğu Carlisle'a gönderilmişti. Kısa bir süre sonra, bakımsızlık ve kötü muamele yüzünden çocukların en az elli kadarı bu okulda hayatını kaybetti.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız