Nicolas Bremonier adındaki bu mühendis (1738-1809), kendisinden önce bu konuda çalışmalar yapmış olan meslektaşları Charlvoix ve Abbe Desbiey'nin girişimlerini inceledikten sonra, 1787'de işe koyuldu. Önce kumulun ilerlemesini durdurmak için çam ağaçlan dikmeye başladı. Girişim başarıya ulaştı ve 1867'ye kadar 80.000 hektarlık alanda dikilen ağaçlar sayesinde kumul kesinlikle durduruldu. Ancak bu işlem, araziyi kayalık olmaktan çıkaramamıştı. O kadar ki, söylentiye göre, Napolyon bir ara bu bölgeye develeri alıştırmayı bile tasarlamıştı.
İşin ikinci kısmını Orman Mühendisi Jules Chambrelent (1817-1893), üstüne aldı. Bu kıraç düzlüğü akaçlamak ve açmak yoluyla 650.000 hektarlık bir orman meydana getirdi ve bu bölgenin odunla ilgili sanayilerin merkezi halini almasına yol açtı. Su, ekmekle eşdeğer ölçüde bir hayat öğesidir. Toprağı bastı mı felâketlere sebep olurken, toprağın ekilmesi ve insanın beslenmesi için de kaçınılmaz şarttır. Susuz toprak çöldür.
Bir kuyu, bir vaha, bir uygarlık merkezi demektir. Bu durumda insanın suyu izlemesi, tarihin en eski çağlarından bu yana en önemli kaygısı olmuştur, insanın hemen yakınında bir kaynak ya da ırmak bulamadığı her yerde kuyuculuk imdadına yetişmiştir. Artois gibi bazı yerlerdeyse, su kendiliğinden toprağın yüzüne kadar çıkmaktaydı. Ta eski zamanlardan beri bilinen artezyen kuyuları işte bu ihtiyaçtan doğmuştur. Bazen bu kuyular, su bulunduğundan kuşkulanılan yerlerde suni olarak meydana getirilir, toprakta su tabakasına rastlayıncaya kadar kazıldıktan sonra, sular tulumba ya da dolaplara çekilirdi.
Yorumlar
Özellikle tarımda çok kontrollü kullanılmalı
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız