Büyük Perhiz'den önceki Baklahorani günü gelince, İstanbul'un her köşesinden gelen Rumlar, şarkılar, türküler söyleyerek Tatavla'da toplanır. Genç kız grupları şarkılar söylerken, Tatavla'nın delikanlıları, o zamanların çok sevilen müzik aleti laterna eşliğinde, 'sirto' ve 'kasapiko' gibi, İstanbul Rumlarına has dans ve oyunlar sergiler. Laternalardan, o zamanların moda şarkılarının neşeli nameleri işitilir:
'Karoçeri Trava, na pame sta Tatavla / Posa Talira yirevis, ya na pas ke na mas feris!'
Çek arabacı Tatavla'ya gidelim / Bizi oraya götürüp getirmek için kaç beşlik istersin!
Sermet Muhtar da, 'Apukurya' zamanının laternacılarına ve diğer çalgıcılarına değinir yazısında... Tatavla'ya toplanan kalabalığın, Beyoğlu'nda ortalığı nasıl toza dumana kattığını, bakın nasıl anlatır:
"Sökün eden bir kafilenin en önünde güldür güldür laterina; arkasında sipsivri bir külah giymiş, yüzünü una, yanaklarını galibederdaya, kaşlarını, bıyıklarını karaya bulamış; ceketini ters giymiş, ceplerinin içi dışarıda bir palyaço, türlü şaklabanlıklarda... Peşinde erkekli, kadınlı, soytarı kılıklılar..."
"Saymakla tükenmeyen bu kafileler caddeleri, sokakları dört dönsünler, kar yağa dursun, çivi kesiversin, kimin umurunda. Hepsi kafayı çekmiş, vapur gibi olmuş... Bu soğukta içki tutar mı, uçtu gitti. Bereket ki boyuna maya tazelenmede..."
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız