Bir ortamda birden fazla kişi otururken ve bir sessizleşme, bir yerlere dalıp gitme olduğunda birisi mutlaka çıkıp "Ne düşünüyorsun?" diye sorar. Ben bu sorudan pek haz etmem. Çünkü tek bir şeye odaklı olmam, birden fazla şey mutlaka döner aklımda. Sizin de öyle değil mi?

Bu soru üzerine en iyi cevabı Gibi dizisinden Yılmaz verdi. Gerçekten sonuna kadar duygularıma tercüman oldu. Diyor ki:

"Birine ne düşünüyorsun diye sormak çok saçma ve nezaketsiz. Çünkü birincisi bu çok kişisel bir şey. İkincisi bunu anlatması çok zor. Üçüncüsü hiçbir zaman insanın kafasında yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyor. Mesela sen sorana kadar benim aklımın bir köşesinde 'Ain't No Sunshine When She's Gone' şarkısı çalıyordu. Birazcık bu akşam ne yiyeceğiz acaba makarna mı yapsak gibi düşüncelerle birlikte. Onun haricinde benim eski ev sahibimle kafamda bir tartışmanın yaşıyordum..." diyerek daha da uzun uzun örneklendiriyor.

Benim de böyle oluyor mesela aklımda işle ilgili her gün tekrar ettiğim onay metinleri dönüyor, bir yanda kampanyalar, faiz oranları oluyor. Bir yandan akşam yemekte ne vardır acaba, bayadır hamburger yemedim sipariş mi etsem diye geçiriyorum. Bir yandan yarınki içerik konumu bulmaya çalışıyorum. Kedimin mamasının, kumunun ne kadar kaldığını gözden geçiriyorum. Daha önce söylenmiş bir sözü hatırlıyorum, ilkokulda silgimi çalan kızı buluyorum. Benimde aklımda böyle dallanıp budaklanan saçma bir sürü şey oluyor. Tüm bu saçmalıkların yanında tabii ki özel ve de kişisel şeylerde.

Sizin bu soruya karşı tavrınız ne? Yılmaz gibi mi düşünüyorsunuz yoksa Yılmaz'ın abarttığını mı düşünüyorsunuz?