Eskiden, kız ve oğlan aileleri çoğunlukla kendi başlarına karar verirlerdi. Oğlunu evlendirmek isteyen anne, kendi dengi bir ailenin kızını almak için ya tanıdıklarından gözüne kestirdiği bir kızı doğrudan doğruya gidip ister veyahut haberini aldığı fakat tanımadığı bir ailenin kızını, yanına akrabadan veya komşu bir-iki kadın alarak, tanımadığı o ailenin kapısını çalardı.
"-Küçük hanımı görmeğe geldik"
"-Safa geldiniz"
"Küçük hanımı görmeğe geldik" diyerek içeri giren görücüler, güler yüzle karşılanır, misafir odasına alınırlardı. Yaşmaklar, feraceler çıkarılmadan oturulur; kız evinin en yaşlı büyük hanımı misafirlere, "Safa geldiniz" der, hal hatır sorardı.
İçeride ise kızı giydirir, kuşatır, takar, takıştırırlardı. Bir halayık görücülerin karşısına bir iskemle geçirip koyar, biraz sonra da gümüş bir kahve tepsisi içinde gümüş zarflar, fağfurî fincanlarla, bir cariye kahveleri getirip dağıtırdı. Bundan sonrasını, Musahipzade Celâl'in 1946'da yayımlanan 'Eski İstanbul Yaşayışı' kitabından izleyelim:
"Kız, kıymetli bir kumaştan yapılmış uzun üçetekli entarisi ve altında dökme şalvarı mini mini çedikleriyle sıkıla sıkıla, utana utana getir ve görücülerin karşısındaki sandalyeye oturur, başını önüne eğer. Görücüler kahvelerini ağır ağır içerken, kızcağızı da tepeden tırnağa kadar inceye tetkik ederler. İçlerinden biri, başını eğen kızcağıza, 'Yavrucuğum, biraz başını kaldır da güzel yüzünü görelim' diye rica eder. Odada bulunan kızın ailesinden biri de, 'Sıkılma yavrum' gibi sözler söyleyerek kıza gayret vermek ister."
Musahipzade'ye bakarsanız, evin kızı bunalmıştır aslında bu yoğun bakışlardan... Bu arada oğlan anası, elindeki fincanı bir köşede bekleyen halayığa doğru uzatır ve halayık gümüş tepsi ile yaklaşarak fincanları toplar. Halayık geri geri çekilerek odadan çıkarken, kız da halayığı takip eder.
Görücüler, "Maşallah, Maşallah" diyerek kızı taltif ederler. Eğer kızı beğenmişlerse, oğlan anası lafı uzatmaz; oğlu için kızı ister. Kız tarafı, damadın işini gücünü sorar. Anlatılır. Kız anası, "Çöp çatan çattı ise ne diyeyim, pederine söyleyeyim" der. Akşam, 'evin efendisi'ne mesele açılır; ertesi gün de 'tahkikat' başlar. Sonuç olumlu çıkarsa, damadın babası, yanına akrabadan bir-iki kişi alıp kız evine gelir; Allah'ın emri, Peygamber'in kavli ile kızı babasından resmen ister.
Yorumlar
Ne düğünlerimiz varmış
konudan bağımsız görmeğe imiş eskiden ama görmeye olmuş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız