Kasım 22, 2024

PADİŞAHIN KÖLESİ EYAZ

    Padişahın sağ kolu, biricik kölesi  Eyaz isminde biriydi. Çarığını ve postunu koyduğu bir odası vardı. Kapısı daima kilitli ve sağlamdı. Etraftakiler orada define sakladığını düşünmeye başlamışlardı. Eyaz kendisine övgüler dizildiğinde hemen odasına girer, çarığı ve postuna bakıp 'bak işte, sen sadece zavallı birisin' diye geçirirdi içinden. Etraftakiler bir gün Padişaha gelerek Eyazın küp küp altınlarını, hazinelerini sakladığı bir odası var, diye şikayet ettiler. Kimseyi odaya sokmuyor, kesin kıymetli birşeyler var, dediler. 
    Padişahın aslında Eyaz'dan şüphesi yoktu ama içine kurt düşürmüştü bu sözler.  Emir verdi. Odaya zorla girin bakın bakalım. Onu bu kadar el üstünde tutarken, sakladığı neymiş bilelim. Tek yapması gereken kullukken bu olacak şey değil.
    Kalabalık bir yiğit topluluğu hep birden odaya yöneldiler. Küp dolusu  altınları, gümüşleri hayal ediyorlardı. Biri diyordu ki sadece altın değil elmas, yakut, zümrütler de vardır kesin böyle kilitli bir  odada. 
    Padişah sabırsızca bekliyordu. Bir şey çıkmazsa Eyaz incinirdi ama ya çıkarsa...
 

PADİŞAHIN KÖLESİ EYAZ

    Kendini beğenmek insanın aklını başından alır, utanması kalmaz. İblis gibi. Hani kendini Adem'den üstün görüp ona secde etmemişti ya.(Yani gereken saygıyı ve kabullenmeyi göstermemişti) İşte bu kibir insanda onun aldatmasındandır. Eyaz bunu bildiğinden  kendi acziyetini unutmamak için her gün çarık ve postuna bakıyordu. 
    Eyaz bu sırrını etraftan gizlemek için odayı böyle sağlam kilitlemişti. Ama şüphe edenlerin aklı fikri altında gümüşte olduğu için hırslarından kilidi kırmaya çalışıyorlardı. Nihayet odaya girdiler. Sadece bir çarık ve bir post olamazdı. Kazma kürek alıp odanın her tarafını delik deşik ettiler. Hiç birşey bulamadılar. Utanarak Padişahın yanına geldiler. Affedilmeleri için yalvarıp yakarmaya başladılar. Padişah 'Sizleri Eyaz'a havale ediyorum. Ona yaptığınız bu kötülüğün cezasını  o verecek. 
     Eyaz 'Ben bir çarıkla bir posttan ibaretim. Ferman senin Padişahım. Sen güneşsin ben yıldız. Güneş varken yıldız gözükmez. Onlar benim cefacı olduğumu sandılar, bende vefadan başka birşey olmaz.'

   Allah' ın ihsanı ve nimetleri karşısında acziyetimizi bilip kibre düşmeden, darlıkta da bollukta da ona olan şükrümüzü sürdürmeliyiz

PADİŞAHIN KÖLESİ EYAZ

    Kendini beğenmek insanın aklını başından alır, utanması kalmaz. İblis gibi. Hani kendini Adem'den üstün görüp ona secde etmemişti ya.(Yani gereken saygıyı ve kabullenmeyi göstermemişti) İşte bu kibir insanda onun aldatmasındandır. Eyaz bunu bildiğinden  kendi acziyetini unutmamak için her gün çarık ve postuna bakıyordu. 
    Eyaz bu sırrını etraftan gizlemek için odayı böyle sağlam kilitlemişti. Ama şüphe edenlerin aklı fikri altında gümüşte olduğu için hırslarından kilidi kırmaya çalışıyorlardı. Nihayet odaya girdiler. Sadece bir çarık ve bir post olamazdı. Kazma kürek alıp odanın her tarafını delik deşik ettiler. Hiç birşey bulamadılar. Utanarak Padişahın yanına geldiler. Affedilmeleri için yalvarıp yakarmaya başladılar. Padişah 'Sizleri Eyaz'a havale ediyorum. Ona yaptığınız bu kötülüğün cezasını  o verecek. 
     Eyaz 'Ben bir çarıkla bir posttan ibaretim. Ferman senin Padişahım. Sen güneşsin ben yıldız. Güneş varken yıldız gözükmez. Onlar benim cefacı olduğumu sandılar, bende vefadan başka birşey olmaz.'

   Allah' ın ihsanı ve nimetleri karşısında acziyetimizi bilip kibre düşmeden, darlıkta da bollukta da ona olan şükrümüzü sürdürmeliyiz

Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız

Bizden haberdar olmak için mail listemize kayıt olun