Sonunda, deniz hamamları plajlara dönüştü. Önceleri, deniz kıyılarında yapılan kulübelerde, havuzlarda denize giren insanlar giderek daha fazla Özgürlük isteğiyle tahta perdeleri kaldırırlar. Ve İstanbullular plajla tanışır. Florya'nın deniz kenarı 1920'lerde hareketlenmeye başlar, Sovyet Devrimi'nden kaçan Beyaz Rusların bîr bölümü buraya yerleşir. Rusların Florya'da kadın, erkek birlikte denize girmelerinin ardından, 'kadın' ve 'erkek' bölümleriyle ikiye ayrılan deniz hamamları yavaş yavaş tarihe karışır.
1926'da İstanbul Büyükdere'de açılan 'Beyazpark Gazinosu ve Deniz Banyosu'nda, kadınlara ve erkeklere ait olmak üzere iki deniz hamamı bulunuyordu. Deniz hamamlarının birbirine çok yakın olmasını 'ahlâka aykırı' bulanlarm, tesisin kapatılması için dilekçe verdiği günlerde Beyazpark'a gelen Mustafa Kemal, bu durumu öğrendiğinde; "Kadın-erkek ayrımı ne oluyor? Burada doğru olmayan şey, aradaki mesafenin azlığı değil, deniz hamamında hâlâ haremlik ve selamlık aranmasıdır" der. Mustafa Kemal'in bu sözlerinin peşi sıra deniz hamamları, tarihinde yeni bir döneme kapı aralar. Kadınlar ve erkekler aynı mekanda, birlikte denize girmeye başlarlar.
İstanbul'daki deniz hamamlarının ne tür birer mekan olduklarını, Yeni Mecmua'nın 4 Ağustos tarihli sayısında, 'Eski Deniz Safaları' başlıklı yazısında, Sermet Muhtar Alus, bize şöyle anlatır: "Bu hamamlar birbirlerine örnek. Kazıklar üzerine çakılmış çam tahtalarından, dört köşe ortası havuzlu, üstü açık, derunlarında çepeçevre tek kişilik kabinler; önlerinde balkon, bir yanlarında da art arda loca... Çatılarda, iskelevari yollarında, bayrak gibi uçuşan renkli peştamallar... Bu erkeklere mahsus olanı... 90, 100 adım ilerilerinde, aynı salaşın daha küçüğü, dört tarafı sıkı sıkı örtülü, hatta pedavraları çatlaksız, budaksız bulunanı kadınlarınkisi... İçinde bin bir ağız; kahkaha, çığlık; tam kadınlar hamamı... Hepsinin ayrı ayrı müşterisi, hususiyeti vardı."
Yorumlar
aa ilk defa duydum
Çok enteresan
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız