Zamanın birinde büyük bir şehirde yaşayan çiftlik sahibi bir Bey varmış. Hayırsever bir insanmış. Muhtaç olan herkese yardım eder, isteyene borç verirmiş. Bir gün başka bir şehirden gelen Mehmet isminde bir kişiye, toprak işleri ile uğraşırken giymek istediği sarı çizmeleri alabilsin diye, borç para vermiş. Borcunu da taksite bağlamış. O zamanlar sarı çizmeler çok modaymış.
Bir zaman sonra Bey, alacak defterini çıkarıp Kahyaya demiş ki: 'Bugün trenle Sarı Çizmeli Mehmet Ağa gelecek. Bana borcunu getirecek. Onu istasyondan al çiftliğe getir.' Bunları söylerken bir yandan da borcun üzerini çizmiş. Tamam, demiş kahya. Trenin gelme saatinde istasyona varmış.
Trenden inenler arasında Beyin tarif ettiği Mehmet Ağayı aramaya başlamış. Sağa bakmış, sarı çizmeli, sola bakmış sarı çizmeli bir sürü insan. Ama tarife uyan kimse yok. Bakmış böyle olmayacak, 'Mehmet Ağa' diye yüksek sesle seslenmiş. Beş kişi dönüp bakmış, sesin geldiği tarafa. Kahya içlerinden en olabilecek kişinin yanına gidip: 'Bugün çiftlik sahibi Beyim sizi yemeğe davet eder. Şöyle hayırseverdir, böyle iyidir... Adam yorgun ve aç. Kabul etmiş, beraber çiftliğin yolunu tutmuşlar.
Çifliğe varınca Bey, Kahyanın yanında duran adamı şöyle bir süzmüş ve Kahyaya 'Bu adam Sarı Çizmeli Mehmet Ağa değil ki' demiş. Kahya: 'Beyim, sarı çizmeli de çok, Mehmet Ağa da çok. Sen iyisi mi o deftere, bir kere daha Sarı Çizmeli Mehmet Ağa yaz '
Kim ve nerede olduğu bilinmeyen kimseler için kullanılan bu deyimin bir de şarkısı var.
Barış Manço'nun şarkısındaki Sarı çizmeli Mehmet Ağa, 1800'lerin sonunda Kıbrıs Lefkoşe'de gerçekten yaşamış ve benzer bir öyküsü mevcut. Hatta mezarını da Barış Manço'nun buldurup yaptırttığı söyleniyor.
*Ağzındaki baklayı çıkarmak' deyiminin hikayesi için bakılabilir.
Yorumlar
Olaya bak
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız