Hintli Derviş’e sormuşlar: ‘Sevginin yalnızca sözünü edenlerle sevgiyi yaşayanlar arasında ne fark vardır?’ Hintli Derviş, bekleyin göstereyim demiş. Bir sofra hazırlamış, sofrada sadece kuş sütü eksik. Sevgiyi dilden kalbe indirememiş bir çifti çağırmış.
Tabakların içine sıcacık, mis kokulu çorbalar koymuş. Buyurun demiş, afiyet olsun. Kaşıkları çifte vermiş ama kaşıklar bir garipmiş. Kaşıklar nerdeyse 1 metre uzunluğundaymış. Derviş çifte, size tek şartım kaşıkların ucundan tutacaksınız demiş.
Kaşıklar öyle uzunmuş ki çift bir türlü yemeyi başaramamış. Başaramadıkça da birbirlerine kızmışlar. Kavga ede ede kalkmışlar.
Hintli Derviş yeni bir sofra kurmuş. Bu sefer başka bir çift çağırmış ve onlara da aynı şartları anlatmış. Çift önce bir çorbaya sonra da kaşığa bakmış. En son da karşısında duran ruh eşine… Her ikisi de aynı anda kaldırmış kaşığı ve daldırmış çorbaya. Sonra kaşığı karşısındaki eşine uzatmış. Böylece tek kelime etmeden çorbalarını bitirmişler.
İşte demiş Derviş, “Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve yalnızca kendini doyurmayı düşünürse o aç kalır. Kim ki önce kendi nefsini sonra da eşini doyurmayı seçerse, eşi de onu doyuracaktır. Hayat pazarında her zaman alan değil veren kazançlıdır."
Kaşığınızı boş bırakmayanlara denk gelsin yüreğiniz…
Yorumlar
Farklı bir bakış açısı
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız