Nostalji serimizi okumayan var mı? Televizyon, radyo, gazete, fotoğraf makinası, daktilo....

Nostalji serimizin bugünkü konuğu telefonlar. Eskiden ne ağır telefonlar vardı. Birini aramak çok zordu. Hele ki önceleri herkesin evinde telefon yoktu.

O yüzden diyor ya Cem Yılmaz "Size telefon var. E belli ki var, telefonun ağırlığından belli."

 

Tuşları çevirmeli olan telefonu hatırlayan var mı? Oynarken çok keyifli. Ama düşünsenize acil bir durum olduğunda o telefondaki sayıların her birini çevirip, başlangıç noktasına dönmesini bekliyorsunuz. 

Belki de artık her şey çok hızlandı ve bu yüzdne beklemeye tahammülümüz kalmadı. Bu sebepten şuan bana o tuşun geir gelmesini beklemek eziyet gibi geliyor olabilir.

E tabi teknoloji çok ilerledi. Nerede şimdi o eski telefonlar? Çevirmeli telefonun üstüne neler oldu neler!

Artık cebimize girdi o telefonlar. Cep telefonları bile evrildi. İlk çıktığında kocaman, telsiz gibilerdi. Antenleri vardı. 

Mesela kızılötesi diye bir şey vardı telefonlarda. Birbirine yapıştırıverirdik telefonları bir şey gönderirken. Hey gidi hey, nerede o zamanlar bluetooth teknolojisi! 

Kızılötesini hatırlayan var mı aranızda?

Bir de ankesörlü telefonlar vardı. Hala var tabii ama pek kullanılan bir şey değil artık. Önceden baya herkesin cüzdanında bir ankesörlü telefon için kart bulunurdu. Kontürlü kartlar.

Yeni almadıysanız hep yarım yamalak dakika kalmıştır, konuşmanın ortasında çat diye kapanıverirdi. Derdimizi anlatamadığımız yetmezmiş gibi bir de sinirlenirdik. 

Şimdi mesela geçmişe dönüp bir telefon etme hakkınız olsaydı, kime telefon ederdiniz?