Bir his olarak karşımıza çıksa da ya da günümüzde pek fazla sesini duyuramayan insanların sürekli uğrayabildiği bir konu olsa da haksızlığa uğrama hissi özellikle bireylerden çıkıp kitleler arasında büyümeye başladıkça son derece büyük problemlere sebep olabilir. Genellikle bir kişinin haksızlığa uğraması eğer o kişinin elinde bir güç yoksa ne yazık ki haksızlığın telafi edilmesinin pek mümkün olmadığı anlamına gelir.

Ancak haksızlık kitleleri uygulanmaya başladığı zaman ise bunun bir geri dönüşü genellikle olur. Tarihte bu tarz geri dönüşlerin pek çok örneği vardır. Mesela Fransız devrimi buna bir örnek olarak gösterilebilir. Ya da pek çok toplumsal hareket, protestolar, ayaklanmalar... Bunların hepsi, kitlesel haksızlığın sonunun nerelere gidebileceğini gösterebilen örneklerdir. Hatun bunlara rağmen kitlesel haksızlıklar devam ediyor mu?

Ediyor. Ancak er ya da geç bütün bu haksızlıklar kitlesel olduğu zaman karşılığını alıyor mu? Bazen alıyor, bazen almıyor. Burada ne yazık ki karşılığın verilmesi veya verilmemesi haksızlığa uğrayan kitlenin ne kadar güçlü olduğuna bağlı. Ne yazık ki güçü çok fazla olmayanlar haksızlık kitlesel bile yapılmış olsa genelde karşılık veremiyorlar. Ancak dediğim gibi tarihe baktığımız zaman genellikle kitlesel haksızlıklar er ya da geç çok ciddi ve kötü bir şekilde karşılığını buluyor.