Bir Türk beyinin meclisinde bir çalgıcı gazel okuyordu.
"Gül müsün, susen mi, servi ay mısın bilmem,
Bu perişan aşıka kastın nedir bilmem,
*
Neredesin, ben neredeyim bilmem,
Öldürürsün bilmem niçin beni,"
*
Çalgıcının her ağzı açıldıkça bilmem demesi Türk beyinin kafasını fena attırdı. Yerinden hışımla kalktı tam çalgısını çalgıcının kafasına geçirecekti ki bir asker engel oldu. Çalgıcının ne suçu var ki, dedi.
Türk beyi; sayısız bilmem demesi kafamı ağrıttı onun da kafası ağrısın istedim. Bilmiyorsan saçmalama bildiğin neyse onu söyle....
Ben sana nerelisin diyorum, sen bana ne Heratlıyım ne de Belhli, ne Bağdaylı ne de Musullu diyorsun.
Ben sana ne yedin diye soruyorum, sen bana ne kebap yedim ne tirit ne de mercimek diye cevap veriyorsun.
Nereliysen de, ne yediysen onu söyle. Amacın dışında konuşmak aptallıktır.
Çalgıcı dedi ki; amacım gizli. Var olandan koku al diye olmayandan bahsediyorum. Yoklukla sazımı namelendirdim ki ölüm bile sana sırrını ancak sen öldükten sonra söyler.
Yorumlar
Son cümle çok etkileyiciydi.
Çok güzel hikaye
Cevap dediğin böyle olur
Harika...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız