Öncelikle Türk Kahvesi’nin Türkiye’den gelmediğini söyleyerek başlayalım söze. Kahvenin kökeni araştırıldığında 14.yüzyılda Güney Habeşistan’dan tüm dünyaya yayılmıştır. İlk zamanlarda Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılmasıyla elde edilmiştir. Yemen valisi tarafından İstanbul’a getirilen Türk Kahvesi, Türkiye’ye özgü pişirme metoduyla pişirilmesiyle adıyla özdeşleşmiştir.
Türk Kahvesi, telvesiyle servis edilen tek kahvedir.
Genellikle sabah ve öğle saatleri arasında içilen kahveye altlık hazırlamak için tüketilen yemek öğününe kahvaltı denmiştir. (Kahve-altı)
Gün içerisinde tüketilen iki fincan kahve, kolon ve bağırsak kanseri riskini %25 oranında azaltır. Ayrıca safra kesesinde taş riskini de %45 oranında azaltır.
Kahvenin içindeki kafein, sinir sistemini uyararak zihinsel aktiviteyi güçlendirir.
Uyuşukluk hissini gidererek zinde ve uyanık kalmayı sağlar.
Günde 6 fincan kahve içen 55 yaşındaki bir kişinin düşünme potansiyelinin, içmeyenlere oranla 6 kat daha fazla olduğu ispatlanmıştır.
Kahvenin fincanı kadar köpüğü de sıcak kalmasında önemli rol oynar.
Her şey gibi Türk Kahvesinin de fazlası zarardır. Aşırı tüketimi uykusuzluğa ve mide spazmlarına sebep olabilir. Tansiyonu düşürdüğünden bir süre sonra yüksek tansiyon rahatsızlığına sebep olabilir. Ayrıca diğer kahvelerden kafein olarak az olsa da selülit yapar. Yemeklerin üzerine şekerli tüketildiğinde mide ekşimesine sebep olabilir.
Yorumlar
Sağlığa faydası az değilmiş
Çok faydalı gerçekten!
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız