Şuan kafamda bu başlığı yazarken;

"Hemşerim memleket niree? Bu dünya benim memleket. Hayır anlamadın. Hemşerim asıl memleket nire?" şarkısı çalıyor.

Biliyor musunuz o şarkıyı? Ben Barış Manço'nun büyük hayranıyım da....

Lakin konumuzun bununla bir ilgisi yok :) O yüzden rota yeniden oluşturuluyor.

LETONYA

Sizi bilmiyorum ama ben böyle devasa mimari eserlere hayranlıkla bakıyorum. Biraz himym Ted etkisi de olabilir. Ama beni büyülüyorlar. Siz de sever misiniz böyle devasa binaları?

Yolculukları ve yürümeyi çok severim. Hele ki denize ve böyle güzel yapılara çıkan sokaklarda yürümeye bayılırım. Bildiğim kentte bile turiste dönüşürüm. Anı yaşamayı severim; o yürüyüşün, o sokağın, o sokağın kokusunun, vardığım yerin tadını çıkarırım. Ama anı biriktirmeyi de severim. Bu yüzden fotoğraf çekmeyi de ihmal etmem. Ama öyle subaşılar gibi 200 storylik değil tabi. 

Dedim ya sokakların deniz, okyanus, dere, göl falan fark etmez suya çıkmasına bayılırım. Hele ki suya manzaranın yansımasına hayran kalırım. Bir de akşamları o ışık oyunlarıyla o yansıma da güzelleşiyor. Hiii enfes.

Ama en çok ağaçlık alanlarda yürümmeyi severim. Tabi çam ağacı yoksa,çamlara alerjim var çünkü çok kötü oluyorum.

Hele ağaçlık alan bir yerde suya çıkıyorsa oooh aman değme keyfime. Şuan pötikareli bez, hasır sepet, biraz meyve, biraz sandviç şu çimlere çöküp sevdiklerimle doğayı dinlemenin hayalini kuruyorum ben. Kuş cıvıltıları, yaprak hışırtıları, temiz hava, sevdiklerimle sohbet...

Siz neyi hayal ettiniz bu resme bakınca?