1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası'dır. Ülkemizde kanser ve kanserden korunma konusunda farkındalığı artırmak, erken teşhisin önemine vurgu yapmak için bu tarihlerde etkinlikler düzenlenmektedir. Ben de bu vesile ile sizlerle erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu annemin yaşadıklarını anlatacağım.
Süreç Nasıl Başladı?
Öncelikle kanser süreci bizim için nasıl başladı ona bakalım. Annem HİÇBİR ŞİKAYETİ YOKKEN genel muayene için kadın doğuma gitti, muayene olurken ultrasonda doktor bir kitleyi fark etti sol yumurtalığında (ki sonsuz teşekkürler), kist olabileceğini ancak daha kapsamlı bir muayene olması için araştırma hastanesine yönlendirdi. Annem oraya gitti, muayene oldu, kitle kist olmayabilir denildi, ameliyat tarihleri alındı derken süreç başladı.
Süreç Nasıl Devam Etti?
Ameliyat olmadan önce doktorlar her türlü ihtimali anlatıyor biliyorsunuz ki o süreçte kendimin ve annemin motivasyonunu yüksek tutmak durumundaydım ama ne kendime ne de anneme yetemedim. Beni de arkadaşlarım toparladı. Doğruları konuşuyoruz sonuçta ama annemin yanında hiç ağlamadım. Ameliyat sırasındaki bekleyiş çok zordu çünkü eğer ameliyat kısa sürerse kist, uzun sürerse durum kötü sadece yumurtalık değil rahim, apandisit, lenf düğümleri, karın zarı... Alınacak.
Ameliyat Uzun Sürdü.
Geçen her dakika daha büyük bir yumru oluyor göğsünüzün ortasında. Sonunda annem ameliyattan çıktı ve bir süre sonra doktor geldi. Babam ve benimle konuştu. Bu konuşma hayatımdaki en zor konuşmaydı. Ameliyat öncesi 'kemoterapi, kanser' sözcüklerini duyduğunuz zaman 'evet, bu en kötü senaryo ama doktorlar bunları söylemek zorunda sonuçta' diyorsunuz ve kendinizi telkin ediyorsunuz ama ameliyat sonrası böyle bir telkin söz konusu olmuyor. Doktor özetle kitlenin kanser olduğunu ancak yumurtalığın içindeki bir kapsülün içinde kaldığını söyledi ancak demin saydığım organların alındığını, kemoterapiyi patoloji raporuna göre alıp almayacağı doğrultusunda karar verileceğini falan söyledi.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız