1. Tarzınızı belirlemeye başlamanın zamanı geldi.

Dolabınızı temizleyerek başlayalım. Biraz denemek için hala zaman var, ancak bu yıllar tarzınızı belirlemeye başlamanız gereken yıllar ve dolabınızı gözden geçirip oraya ait olmayan parçaları elden çıkarmakla başlıyor. (Lütfen çöpe atmayın, ihtiyaç sahiplerine ulaştırın.)

Neyi elden çıkarmalısın?

Liseden HER ŞEY.
Eskimiş kot pantolon - birkaç delik iyidir. Parçalanmış olanlar gitmeli.
Kısacık şortlar. Biraz uzunluk ekleme zamanı. (Yine tabii ki size kalmış.)
Uygun olmayan veya yıpranmış her şey.

2. Nicelikten çok nitelik.

30'lu yaşlarınız, gardırobunuza yatırım yapmaya başlamanız gereken zamandır. Bu, gardırobunuzdaki her parçaya 100 TL harcamanız gerektiği anlamına mı geliyor? Yoksa artık önümüze gelen her mağazadan alışveriş yapamayacağınızı mı? Tabii ki değil. Ama annemin her zaman dediği gibi, "ucuz insanlar iki kez öder" ve bu çok doğru. Sırf ucuz diye bir şeyler almayı bırakmanın zamanı geldi. Hepimizin dolabımızda bir yıkamadan sonra mahvolan, birkaç giyişten sonra hapşıran ve şekilsiz 30 giysi yerine yıllarca dayanacak ve bizi harika hissettirecek 10 giysi olmasını tercih ederiz.

3. Biraz gelişmişlik ekleyelim baby.

30'lu yaşlarınız, görünümünüze biraz daha sofistike eklemeye başlamanız ve genç parçaları şık ve klasik parçalarla dengelemeniz gereken yaştır.

İşte bazı örnekler: Baskılı bir tişört giyiyorsanız, kıyafete şık ve klasik bir hava katmak için üstüne bir blazer ceket ekleyin veya sivri uçlu düz ayakkabılarla eşleştirin. Spor ayakkabı giyiyorsanız, bir tişört yerine bir kot pantolon ve bir bluz ile eşleştirin. Verebileceğim milyonlarca örnek daha var ama umarım anlamışsınızdır.