Ahşâbdan sonra en çok dayanan hâneler tuğla ile yapılanlardır. Tuğla ile yapılan duvarlar elastik ve metîn olmağla kolay dağılmazlar ise de güzel bâğ ve istinâdgâhları olmadığı hâlde yıkılmışlar ve fakat duvarları yekdiğerine güzel bağlanmış ve civâr hânelere muttasıl bulunan hâneler pek hafif sûretde çatlamışlardır. Büyükada'da tuğla ile yapılan bir hânenin ortası taşdan olmağla taşdan yapılan kısmının yıkılup tuğladan olan kısmının selâmetde olduğu görülmüşdür. Bu dahi tuğla ile güzel inşâ olunarak ve demirler ile bağlanan hânelerin hareket-i arza dayandıklarını isbât eder.
Bi'l-cümle ebniyede ve harekât-ı arzda zelzelenin istikâmetine müstevî-i amûdî tesâdüf eden duvarlar yıkılmış yâhud rahnedâr olmuşdur. Halbuki zelzeleye mütevâzî tesâdüf eden duvarlar sağlam kalmış yâhud az zedelenmişdir. Kuturları tezelzülün istikâmetine mütevâzî düşen ebniye duvarları yıkılmamış bile olsa 45 derece ufka mâ'il X şeklinde çatlaklar peydâ etmişlerdir.
Mesâfe-i merkeziyenin bir çok mahallerinde ve ale'l-husûs Büyükada'da istikâmet-i temevvüciye ve aşağıdan yukarıya doğru hareket görülmüşdür. Büyükada'da değirmeninherem şeklinde olan büyük ocağı ufkî olarak üç parçaya ayrılmış ve bu parçalar şimalden şarka doğru dönmüşdür. Üst tarafdaki parça dört santimetro ve ortadaki parça andan daha az ve üçüncü parça diğerine nisbetle daha az eğrilmişdir. Bir hanenin küçük bir ocağı yine o istikâmet üzere otuz derece kadar eğrilmişdir.
Diğer bir hânede havluda bulunan iki çiçeklik yukaruya atılup silindirik kâ'idesinden çıkmış ve yere düşmüş ise de kâ’idelerin silindirleri bâkî kalmışdır. Mösyö Misrubyan'ın hânesinde tuğladan olan bir sütun ufkî olarak iki parça olmuş ve üst tarafdaki parçası birkaç santimetro irtifâ’a kadar kalkup ufkî çenberlerinden çıkmışdır ve doksan derece kadar eğrilüp yine o ufkî çenberler arasında diğer parça üzerine düşmüşdür. Mösyö Zarifi'nin hânesinde bir metro otuz santimetro bir sütun üzerinde duran bir Nemesis heykeli otuz derece eğrilüp kâ'idesinden yirmibeş santimetro ötede yere düşmüş ve ayağı üzerinde durmuşdur. Böyle birçok meşhûdât-ı âcizânemiz tezelzülâtın istikâmeti(nin) ufkî ve temevvücî olduğunu gösteriyor.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız