Birinci İnönü Savaşı’ndan sonra toplanan Londra Konferans’ında kalıcı başarılar elde edilememiş olmakla birlikte Fransa ile diplomatik ilişkiler kesilmemiştir. Fransız Senatosu Dışişleri Komisyonu Başkanı Franklin Bouillon, Fransız Hükümeti tarafından Ankara’ya gönderilmiş ve bizzat Ulu Önder Mustafa Kemal ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. Ulu Önderin birinci ağızdan Nutuk’ta belirttiği üzere görüşmelerde hareket noktamız Misak-ı Milli olmuş ancak kapitülasyonların kaldırılması ve tam bağımsızlıkla ilgili konular üzerinde Franklin Bouillon’un tutum ve ısrarı nedeniyle bir anlaşma sağlanamadığı için temsilci Ankara’dan ayrılmıştır.

Nitekim, Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasından sonra, Fransa ile görüşmeler Ankara’da yeniden 24 Eylül 1921 tarihinde başlamış ve 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara İtilafnamesi’nin (diğer adıyla Ankara Antlaşması) imzalanmasıyla sonuçlandırılmıştır.

Türkiye için önemli bir diplomatik zafer olan 13 maddelik antlaşma ile Mustafa Kemal’in deyimiyle milli emellerimiz ilk kez Batılı devletlerden biri tarafından onaylanmış ve dile getirilmiştir.

Ankara Antlaşması’nda;

- Fransa ve Türkiye arasında savaş durumunun sona ereceği,
- Esirlerin karşılıklı olarak değiştirileceği,
- İskenderun ve Antakya’da özel bir yönetim biçimi oluşturulacağı belirtilmiş ve,

Bu Antlaşma ile birlikte;
- İngiltere ve Fransa arasında gedik açılmış,
- Türk dili resmî bir niteliğe kavuşmuş,
- Türkiye-Suriye sınırı çizilmiş,
- Özetle, Misak-ı Milli belirli ölçüde gerçekleşmiştir.

Ayrıca Türkiye, bu antlaşma sayesinde ihtiyaç duyduğu silah, cephane vb. gereksinimlerini Fransa’dan karşılamış ve Güney Cephesi’ndeki kuvvetlerini Anadolu’ya nakletmek imkanını elde etmiştir.

Hepimizin bilmesi gereken Ankara İtilafnamesi’nin imzalanmasının 102. yıl dönümü bugündür. Kutlu olsun!

Vatanı kurtarmak için canını ortaya koyan başta Ulu Önderimiz Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, kahraman silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizi saygı, sevgi, minnet, özlem ve rahmetle anıyoruz.