Seyit Ali Çabuk, 1889 yılında Balıkesir'in Havran ilçesinin Çamlık Köyü'nde köyünde doğdu. Çanakkale Savaşı'nın başladığı 1914 yılında Osmanlı ordusuna katıldı ve savaş boyunca farklı cephelerde görev yaptı. Adını tarihe altın harflerle yazdıran olay ise 57. Alay'ın bulunduğu Conkbayırı'nda gerçekleşti. Çanakkale Savaşı'nın en çetin muharebelerinden biri olan Conkbayırı'nda Türk topçusunun elindeki son mermileri ateşlemek için gönüllü olan Seyit Ali Çabuk, yanına aldığı iki arkadaşıyla birlikte devasa bir top mermisini sırtlamış ve mermiyi topa taşımıştı. Mermi, topa yerleştirildikten sonra Seyit Ali Çabuk, topun dipçiği ile kaldırarak ateşleme kolu çekti ve top mermisi hedefini buldu. Bu olay, savaşın seyrini değiştirdi.
Seyit Onbaşı olarak bilinen Seyit Ali Çabuk, Çanakkale Savaşı'nın en önemli kahramanlarından biri olarak anılıyor ve Türk askerinin cesaret ve fedakarlığına dair bir sembol olarak kabul ediliyor. Çanakkale Savaşı'nın seyrini değiştiren kahramanlardan biri olan Seyit Onbaşı, Türk askeri tarihinde önemli bir yere sahiptir. Kendisi, Conkbayırı'ndaki 57. Alay'ın bir parçası olarak savaşmış ve savaşın en şiddetli günlerinden biri olan 18 Mart 1915'te yaptığı kahramanlık sayesinde adını tarihe yazdırdı. Top mermisini kaldırarak namluya yerleştirdi ve bu olay, savaşın seyrini değiştirdi. Seyit Onbaşı'nın yaptığı bu kahramanlık sayesinde, Osmanlı ordusu bu tehditle başa çıkabilmiş ve savaşın sonunda zafer kazanmıştır. Bugün, Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümlerinde, Seyit Onbaşı ve diğer kahramanlarımızın anısı ve fedakarlıkları hatırlanır ve saygı gösterilir.
Asıl adı Seyit Ali Çabuk olan Seyit Onbaşı, 1889 yılında Balıkesir'in Havran ilçesinin Çamlık Köyü'nde dünyaya gelmiştir. Yoksul topraksız bir köylünün çocuğu olan Seyit, 1909 yılında, yirmi yaşında askere alındı. 1912 yılında Balkan Savaşı başlamıştı. Seyit, o zaman üç yıllık askerdi. Balkan Savaşı'na katıldı. 1914'te Birinci Cihan Harbi patlayınca, Seyit, terhis edilmedi. Çanakkale Savaşı'nın başlamasıyla birlikte Seyit Onbaşı, Conkbayırı'ndaki 57. Alay'a bağlı Çanakçı Bölüğü'ne nakledildi.
Nusret Mayın Gemisi'nden atılan mermilere karşı 12 adet top bulunuyordu ve bu toplardan birinin başında Seyit Onbaşı vardı. 18 Mart 1915 günü, düşmanın gemilerinden biri Conkbayırı'nı topa tutmaya başladı. Seyit Onbaşı, topun yanında yalnızdı ve diğer askerler de siperlerindeydi. 18 Mart 1915 tarihinde, İngilizler'in "Ocean" zırhlısı Çanakkale Boğazı'nı zorluyordu. Saat 5.30 sularında Müttefik filosundan bazı gemiler kendilerini son dakikalar zarfında fazlasıyla taciz eden Rumeli Mecidiyesi'ni susturabilmek için, çok şiddetli bir ateş altına almışlardı.
Seyit, denize doğru baktı; düşman gemileri karaya iyice sokulmuş taretlerinden alev ve duman yükseltiyordu. Seyit önce gemilere, sonra topa ve nihayet yerde duran 215 okkalık (yaklaşık 275 kilo) mermiye baktı. Kendi deyimiyle mermi ona "Beni namluya sür" diyordu. Koca Seyit mermiyi sırtına vurdu ve sendeleyerek topa doğru yürüdü merdiven basamaklarına ayağını attı, güç halle mermiyi namluya sürüp kamasına kapaladı. Namluyu geriye doğru çevirip mesafeyi bildiği gibi ayarlayan Seyit bir besmele çektikten sonra topu ateşledi.
İlk mermi uzun düştü. Bir tane daha getirip namluya sürdü. Bu defa ki de kısaydı. Fakat üçüncü mermi en öndeki geminin kıç tarafında ve su kesiminde patladı. Ve düşman gemisinden yoğun, kara bir duman yükseldi. Koca Seyit'in tek başına sırtında taşıyıp topuna yerleştirdiği mermiyle vurduğu savaş gemisi Ocean'dı. Bu İngiliz gemisi Boğaz'ın sularına daha doğrusu tarihin derinliklerine gömüldü.
Cevat Paşa, Koca Seyit'in 275 kiloluk top mermisini sırtında taşırken resminin çekilmesini istedi. Fotoğrafçı geldi, hazırlıklar yapıldı. Seyit'in mermiyi o günkü gibi sırtında taşıması gerekiyordu. Ama Seyit ne kadar zorlandıysa da boşuna, bir türlü mermiyi sırtlayamadı. Demek ki işin sırrı bambaşka bir şeydi. O durumda mermiyi sırtında alması gerektirecek şartlar yoktu ve bu gösteri olarak yapılabilecek bir şey değildi. Bunun arkasında yatan bambaşka bir güç vardı. Bunun üzerine tarihe mal olan o büyük başarının bir belge olarak tespit edilebilmesi için tıpkı o mermi büyüklüğünde tahtadan bir mermi yapıldı. Koca Seyit o mermiyi sırtına alarak fotoğrafçının karşısına geçti.
Pek çok isimsiz kahraman gibi Koca Seyit (Seyit Çabuk) hizmetleri de vazifesini hakkıyla yapmış olmanın huzuruyla savaşın ardından köyüne döndü. Bir müddet geçimini temin etmek için odun kesip sattı. Daha sonra Havran'da bir zeytin fabrikasında hamallığa başladı. Bu sırada üşüttü ve vereme yakalandı. Adı tarihe altın harflerle geçen kahraman, veremden kurtulamayarak hayata gözlerini yumdu.
Kaynak: 1
Yorumlar
O gün o mermiyi hepimiz için sırtladı, topa koydu ve ateşledi
TEŞEKKÜRLER SEYİT ONBAŞI...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız