Herkese merhaba. Fransız Devrimine kaldığımız yerden devam ediyoruz. En son kaldığımız yerde Fransız Devrimi’nin vahşeti hala artmaya devam ediyordu. Hapishanede ki mahkumlar bile artık devrimciler için öldürülmesi gereken insanlardı. İçeride durum böyleyken dışarıdan ise düşman orduları Paris’e giderek yaklaşıyordu. Tüm bu karmaşanın içinde Fransız Meclisi olan Konvansiyon’un aldığı kararla da Kral 16. Louis idam edilmişti. Şimdi buradan devam edelim. 16. Louis’in ölmesi devrimciler için bir zafer olmuştu çünkü artık Fransa üzerinde hak iddia edecek bir kral yoktu. Ancak 16. Louis’in ölmesi Konvansiyon içinde fikir ayrılıklarına yol açmıştı.

Konvansiyondakilerin bir kısmı artık tutuklama ve katliamların ciddi boyutlara ulaştığını ve durumun bir iç savaşa dönüşeceğini düşünürken, diğer taraf ise daha fazla kan akması gerektiğini savunuyordu. Daha fazla kan isteyen başka bir isim ise Jean Paul Marat’tı. Marat artık ılımlı düşüncelere sahip devrimcilere de düşmanca bakıyordu. Gazetesinde öldürülmesi için gösterdiği isimlerin sayısı artık on binleri geçmeye başlamıştı. Bu kadar kişinin ölmesini isteyen bir insanı elbette ki öldürmek isteyen birileri de olacaktır.

Charlotte Corday, genç bir kadın. Fransa’nın Caen şehrinden Paris’e geldi. Tek istediği şey artık ülkesindeki vahşetin son bulmasıydı. Ve aklında bu vahşeti sonlandırmak için çok iyi bir fikir vardı, sürekli olarak kelle isteyen Jean Paul Marat’ı öldürmek. 1793 yılının Temmuz ayında Charlotte Marat’ı öldürdü ve Fransız Devrimi’nin öfkeli sesi sustu. Charlotte’ye ne oldu diye soracak olursanız tabi ki idam edildi. Devam edecek…

 

 

Konvansiyon’da neden fikir ayrılıkları oldu? Jean Paul Marat kaç kişinin ölmesini istedi? Charlotte Corday kimdir? Jean Paul Marat ne zaman öldü?