Bonneval, Saraybosna'ya ayak basar basmaz sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’ya bir mektup yazmıştır. Bir kaç yıl önce Yirmisekiz Mehmet Çelebi’yi büyükelçi olarak Paris’e gönderen ve Osmanlı İmparatorluğu’nda “Lale Devri” adıyla ününü koruyan çok sayıda reformu teşvik eden bu yüce kişinin, geniş görüşlülüğünü bilmektedir.
28 Haziran 1729 tarihli mektubunda Bonneval şöyle yazar: “Dünyadaki küçük ve büyük şeyleri aynı kolaylıkla yöneten Tanrı beni Serayova'ya getirdi ve bana erdemleri, şanı, bilim ve sanata olan sevgisi cümle âlemce bilinen, özellikle büyük dehası, düşünce sağlamlığı ve Monsenyör ihtimamınız sayesinde mutlu bir huzur ve sonsuz refaha sahip olan dünyanın en büyük imparatorluğunu idare yeteneği Hıristiyan ülkelerde hayranlıkla izlenen zat-ı âlînizi daha yakından görme arzusu ilham etti.”
Ve kaçışının sebeplerini hatırlattıktan sonra sıra hizmet sunmaya gelir: “Tüm hayatım boyunca icra ettiğim askerlik mesleği bilim alanında özenle çalışmamı engellemediğinden, Monsenyör, umarım size savaş zamanında olsun, barış zamanında olsun, daima faydalı olabilirim (...) Hayatımı Zat-ı Şahaneleri Efendinizin hizmetine hasretme niyetim dâhilinde, kendimi tamamen sizin korumanıza bırakmama müsaade edin; bir an önce güvenlik içinde pay-ı tahta ve Tanrı'dan adalet ve sağlık dolu bir hayat bahşetmesini istediğim Zat-ı Âlînizin yanına ulaşabilmem için gerekli bütün kolaylıkların sağlanması için Bosna Beyi Ahmet Paşa'ya talimat vermenizi acizane istirham ederim.”
İstanbul'a gidebilmek için sadrazamdan izin isteyen Bonneval Kontu’nun Müslümanlığı kabul etmek gibi bir niyeti yoktur; tek istediği, sadrazamın desteği ile Balkan topraklarında ve Eflak-Boğdan'da Avusturya İmparatoru'na karşı müdahalede bulunabilecek bir silahlı kuvvet oluşturmaktı. Ayrıca Macaristan'ın bağımsızlığını körükleyerek imparatorun gücünü bertaraf etmeyi de umuyordu.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız