Kaşgarlı Mahmut, 1070’lerde yazdığı "Divan-ı Lügat-it Türk”te yer alan Şu Destanında da İskender'den söz eder. Destanda, M.Ö. 4. yüzyılın sonlarında yaşamış Saka hükümdarı Şu ile İskender arasında geçen olaylar anlatılır.
Destana göre, İskender'in gelişini Saka hükümdarına haber verdiklerinde, hükümdar Şu, olayı pek önemsemez ve havuzda yüzen ördekleri göstererek ne kadar güzel olduklarından bahseder. Daha sonra çevreye gözcüler çıkartır; ama, gece kenti kuşatan İskender'e hazırlıksız yakalandıklarını düşünen halk, panik ve telaş içinde Altay Dağlarına doğru kaçışır.
Efsaneleşen kral
İskender üzerine kurgulanan hikâyelerde, yaşadığı dönemden önceki mitler ile kendi zamanının hükümdarlarının hayat hikâyeleri iç içe geçiyor. Babası Makedonya kralı Philippos'ın en büyük tutkusu, Panhelenik bir konfederasyon kurup, sonrasında da Perslere karşı savaş açmaktı. Bugünkü İran'dan gelen Perslerin, antik Yunan'daki tanımlamayla "barbar sürülerinin, Yunan topraklarını yerle bir eden istilalarının anıları, bölge insanlarının hafızalarından hiç silinmemişti. Ne var ki Philippos hayallerini gerçekleştirecek kadar uzun süre krallık yapamamış, babasının hayallerini gerçekleştirmek görevi İskender'e düşmüştü.
İskender'in en büyük tutkusu, Persleri tarihten silmek ve Makedonyalıların egemenliğinde bir dünya imparatorluğu kurmaktı. Pers imparatoru Dara'yı Hatay-Dörtyol yakınlarındaki meydan savaşında bozguna uğratmak, belki de onun hayatındaki en önemli dönüm noktasıydı. Biraz da bu nedenle, İskender ile Dara arasında geçen olaylar üzerine kurgulanan hikâyelerde kavramlar ve kişiler hep birbirine karıştırılarak anlatılır. O günlerde yaşananlar kavimden kavime aktarılırken: hangi olayın Dara'ya ve aynı şekilde hangi hikâyenin bütünüyle İskender'e ait olduğu bilinemez olmuştur.
Yorumlar
Bir dönem bilinen dünyanın hakimi oldu
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız