Sarı Irmak belki kaprisli bir suydu, ama yıllardır taşıdığı alüvyonlar ve sel sularının çekilmesinden sonra toprağa karışan mineraller, bu ırmağın geçtiği yerleri çok bereketli topraklar haline getirmişti. Nitekim, ilk kentlerin bu ırmağın yolu üzerinde kurulduğunu görüyoruz. Bu ırmağa Sarı Irmak adının verilmesinin nedeni, sarıya kaçan çamurlu sularıydı. Bunun nedeni "lös" adı verilen ince bir tozdu. Bu toz, ırmağın sularına Moğolistan çöllerini aşarken karışıyordu. Rüzgârların taşıdığı bu toz, nehrin sularına karıştıktan sonra akıntıyla sürükleniyor ve ırmak çeşitli kollardan beslenip büyüdükçe, varlığını artırarak koruyordu. Binlerce asır, Sarı Irmak sularının ta Moğolistan çöllerinden taşıdığı bu toz, zaman içinde ırmağın iki yakasındaki topraklara karışmış ve doğal bir gübre işlevini görerek zenginleştirmişti.
İmparator Çin Şi Huangdi, M.Ö. 221 yılında diğer askeri liderleri tek tek dize getirmiş ve Çin'in bütünlüğünü sağlamıştı. Güneyde dev bataklıklar, batıda Pasifik Okyanusu ve doğuda yüksek Himalaya ve Pamir dağlarıyla çevrili ülkesi için bir tek tehlike kalmıştı. Kuzeyden gelen göçebe toplulukların saldırıları... Bunların başında da Orta Asya steplerinin güçlü boylarından Hunlar geliyordu. Çinliler, kendilerinden başka olanları barbar olarak tanımlıyorlardı. Bu bağlamda Hunlar da "barbar" olarak nitelendiriliyordu. O tarihlerde göçebe toplulukların en büyük sorunu, sürülerini otlatacak alanlar bulmaktı. Üzerinde yaşadıkları Moğolistan'ın çöl coğrafyası buna çok fazla olanak vermiyordu. Bu nedenle, göçebeler sık sık sürüleriyle birlikte sınırı geçiyor ve Çin topraklarına giriyorlardı. Eski Çin'in ilk kralları bu göçebe akınlarıyla sık sık uğraşmak zorunda kalmışlardı.
İmparator Çin Şi Huangdi, bu saldırılara bir son vermek için devasa bir planı yürürlüğe koydu. Bütün Kuzey Çin'i bir duvarla yabancılara kapayacaktı. Aslında, böyle bir projeyi hayata geçirmek imparatorluğun ekonomik çıkarlarına da uygun düşüyordu. Yıllardır süren iktidar savaşları sona ermişti. Orduda istihdam edilen çok sayıda asker işsiz kalmış, kentlerin sokaklarında başıboş dolaşıyordu.
Ayrıca, aynı tarihlerde kölelik de kaldırılmıştı. Özgürlüğe kavuşan köleler, ne yazık ki işsiz köylü kitlelerine dönüşmüşlerdi. İşte bu insanların da büyük duvarın inşaatında çalışmaları gerekiyordu. Ancak, işçilerin çalışma koşullan çok ağırdı. Öncelikle, bölgenin iklim koşulları elverişsizdi. Ayrıca dev duvar yapılırken acele edilmiş ve gerekli iş güvenliği önlemleri alınmamıştı. İş kazaları sonunda o kadar çok kişi ölmüştü ki, bugün bile Çin Şeddi "yeryüzünün en uzun mezarlığı" olarak anılıyor. Ölümlerin artması genel bir hoşnutsuzluk yaratınca, yöneticiler daha önlemler almaya, hatta insanları zorla çalıştırmaya başladılar. Bazı tarihçiler, Çin'in birleşmesinde çok büyük payı olan imparator Çin Şi Huangdi'nin ölümünden hemen sonra patlak veren büyük isyanın nedenini, Çin Şeddi inşaatındaki olumsuzluklara bağlıyorlar.
Yorumlar
Çok enteresan olmuş bu durum
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız