Sultan I. Murat tahta geçtiğinde, Genç Osmanlı Devleti'nin Rumeli ve Balkanlar'daki akınları hız kazanmıştı. Osmanlı, Balkanlar'a hızlı bir şekilde Türkmen ailelerini yerleştiriyordu. Rumeli başta olmak üzere tüm Balkan devletleri, Türkler durdurulamazsa sıradaki akın onların ülkelerine olabilir diye endişe ediyordu.
Papa V. Urban’ın çağrısıyla Sırbistan, Macaristan ve Bulgaristan krallıklarının oluşturduğu 80 bin kişilik Haçlı ordusu, Osmanlı’ya sefere çıkmıştı. Ordu, Meriç Nehri'ni geçerek kamp kurduğunda Edirne'ye gitmeye hazırlanıyordu.
Meriç Savaşı olarak bilinen bu muharebede, 8 bin kişilik Osmanlı ordusu gece baskınıyla Haçlıların ordularını ortadan kaldırmıştı. İşte bu mağlubiyet, Çirmen Savaşı'nı körükleyecekti.
Kralların ve prenslerin ordunun başında duracağı bu savaş için 70 bin kişilik asker toplanmıştı. Sonraki yıllarda, Papa'nın çağrılarıyla Sırbistan'ın 3 kralı da birleşerek 70 bin kişilik bir ordu toplamayı başardı. Ancak, askerlerin birçoğu zorla ikna edilmiş, kılıç tutmayı bile doğru düzgün bilmeyen toy gençlerdi. Yine de ordunun içinde 2000'e yakın şövalye vardı ve başlarındaki krallar yıllardır bu savaş için hazırlık yapıyordu. Hatta krallar ve prensler bile savaşta ordunun başında duracaktı.
Osmanlı casusları, orduyu fark etmişti. Bu sırada hiçbir şeyden haberi olmayan Sultan Murat, Anadolu'da çıkan karışıklıkların önüne geçmek için Edirne'den ayrılmıştı. Sırplar, bu durumu fırsat bilerek bölgeye doğru yola çıktılar fakat Osmanlı casusları onları fark etmişti.
Sultan Murat'ın yokluğunda Edirne, Lala Şahin Paşa'ya emanetti. Casuslardan haber alan Şahin Paşa, ulağını hemen Sultan Murat'a gönderdi fakat Sultan Murat ve ordusu yetişemeyecekti.
Osmanlı akıncılarının ve komutanın tek ve son şansı bu geceydi. Casuslar, Sırp ordusunu adım adım izliyordu. Yedikleri yemeklere kadar takip ediyorlardı. Yanına 800 kişiden oluşan, hayatları boyunca savaştan savaşa koşmuş akıncı ordusunu alan Lala Şahin Paşa, Sırp ordusunun yakınlarında onlarla ilerliyordu.
Meriç Nehri'nin kıyısından Çirmen'e gelen ordu, burada dinlenmek için kamp yapacaktı. Ertesi gün ise planladıkları Edirne baskınını gerçekleştireceklerini düşünüyorlardı. Komutan Şahin Paşa'nın son şansı ise bu geceydi.
İki kişilik meşale taşıyan akıncılar, düşmanları paniğe sokmuştu. Sırtını Meriç Nehri'ne vererek kamp yapan Sırp ordusunun üç yandan kuşatılması planlanıyordu. Tepelere yerleştirilen davulcular, akıncıların harekete geçmesiyle tokmaklarına vurduklarında Sırplar, korku ve paniğe kapılacaktı. Tepelerden inen akıncılar ise 2 adet meşale taşıyarak 2 kişiymiş gibi bir görüntü yaratacaklardı.
Zifiri karanlık çökünce "hücum" emri verildi ve davulcular tokmaklarını vurmaya, akıncılar meşalelerle inmeye başladı. Akıncılar kampa girdiklerinde meşalelerini çadırlara fırlatarak yangın çıkardılar.
Kralları ve komutanları korumak için merkeze doğru koşan şövalyeler ağır zırhlarından dolayı hızlı hareket edemiyorlardı ve akıncıların hedefi hâline gelmişlerdi.
Komutanlar ve iki kral, çadırlarında can verirken krallardan biri kaçmayı başardı ancak Lala Şahin Paşa tarafından öldürüldü.
Yaşadıkları şokla kaçmaya çalışan on binlerce asker, Meriç Nehri'nde boğularak can verirken geri kalanlar teslim oldu. Krallarını kaybeden Sırbistan ise Osmanlı’nın yönetimi altına girdi.
Kaynak: Britannica, Five Minute History, DBPedia, Zaman Mekan
Yorumlar
Biliyor muydunuz bu muharebeyi?
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız