Acemi Oğlanlar (Torba Oğlanlar)
Payitahta getirilen devşir me oğlanları, önce sağ elleri nin başparmakları kaldırtılıp Kelime-i Şahadet getirtile rek Müslüman olurlar; sonra, Ağakapusu'nda merdivenbaşında oturan Yeniçeri Ağası'nın huzurun da, ocak cerrahı tarafından muayeneden ge çirilip sünnet edilirlerdi. “Eşkâl defteri”ndeki kayıtlara da bakan Ye niçeri Ağası, devşirme oğlanlarının en yakışık lı, güzel yüzlü, zeyrek ve soylu olanlarını saray için, gürbüzce olanlarını da Bostancı Ocağı için ayırır; kalanlar, geçici olarak Rumeli ve Anadolu'daki Türk çiftliklerine satılır; böylece tıpkı pençik oğ lanları gibi, devşirme oğlanları da birkaç yıl “Türk üzerin de” kaldıktan sonra, bir akçe yev miye ile temel askerlik eğitimi alacakları Acemi Ocağı'na veya doğrudan Yaya, Cebeci, Topçu, Sekban ocaklarına gönderilirlerdi.
Pençik ve devşirme oğlanları nın askeri eğitim gördükleri kış lalara “Acemi Ocağı” deniyordu. Pençik oğlanları, çoğunlukla Geli bolu Acemi Ocağı'nda yetiştiriliyordu. İstanbul'un alışından sonra, Şehzadebaşı - Vezneciler arasındaki “Eski Odalar” olarak anılan Yeniçeri kışlasının yanın da, büyük bir Acemi ocağı Oda sı (kışla) vardı. Devşirmeler bu rada, 31 cemaat (bölük) olarak askeri eğitim alır; belli dallarda profesyonelliğe hazırlanır, türlü hizmetlere koşulur; gereksinim oldukça da Kapıkulu ocaklarına geçerlerdi.
Kapı Kulu
Acemi oğlanlıktan Kapıkulu ocaklarına geçerek yeniçeri, sipa hi, cebeci, topçu, humbaracı olanların askerlikleri ölünceye kadar sürerdi. Bunlar, “Oda” de nen kışlalarda yaşar, savaş çıkın ca cepheye giderlerdi. İlk zamanlar, yaşlı ocak za bitlerine emekli olma ve evlenme izni verilirken, sonraları yaşı genç her kapıkulunun evlenmesi ne göz yumuldu. Hatta bunların, “kuloğlu” denen- erkek çocukları na da bir takım ayrıcalıklar - ör neğin babaları ölenlere, Sekban lar fırınından un ve ekmek, üç ayda bir 15 akçe ulufe, donluk çuha verilmesi gibi - haklar tanın dı. 16. yüzyıl sonlarında ise kulo ğulları, Acemi Ocağı'na, kimi as keri hizmet yerlerine alınmaya başlandı.
Sonuç olarak, devşirme ve tutsak kökenli “Osmanlı”lara yö nelik değerlendirmeler farklıdır. Bir itham, Türk padişahının or dusunda ve sarayında ne kadar saygınlık kazansalar ve mevkiler elde etseler de kendi iradeleri dı şında yazgılarını değiştiren Türk lere, kin besledikleri ve düşman lık ettikleri yönündedir. Merhum İsmail Hami Danişmend, “Mu fassal Osmanlı Tarihi Kronoloji si”nde, devşirme kökenli Osman lı paşalarının özellikle Anadolu Türklerine reva gördükleri kı yımları ön plana çıkarmıştır.
Yazgıları pençik oğlanı, dev şirme oğlanı, acemi oğlanı, içoğ lanı olarak başlayıp, sonra çeşitli aşamalardan geçip kapı kulluğundan ya da saraydan “çık ma” yöntemiyle ayrılarak sadra zamlığa kadar yükselen devletli ler çoktur.
Yorumlar
değişik
Sadece tek bir tipi yokmuş
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız