Padişahın vekillerinin iştirakiyle ve padişah adına tertip edilen Divan-ı Hümayun, 17. Yüzyıl'ın sonlarına kadar, 0smanlı'nın en güçlü kurumlarındandı. Okul kitaplarında, bu kurumun günümüzün bakanlar kuruluna benzetilmesi hatalıdır ve bu kurumun idari felsefenin anlaşılmasını imkânsız kılmaktadır. Ahmet Mumcu, Divan-ı Hümayun'un yetkilerinin siyasi, hukuki ve iktisadi-mali olmak üzere üç başlık halinde değerlendirilebileceğini söyler.
Buna göre Divan'ın siyasi yetkileri; hiçbir fark gözetmeksizin bütün Osmanlı tebaasının emniyetinin sağlanması, devlet kademelerinde gerekli tayin terfi veya azillerin yapılması, yabancı devletlerle ilişkilerin esasının belirlenmesi, savaş ve barış şartlarının saptanması, elçi kabulü, elçilerden gelen taleplerin değerlendirilmesi gibi geniş bir yelpazeye yayılmaktaydı.
Hukuki yetkileri padişah adına örfi kanunların hazırlanması, bir suç işleyen ya da hakkında şikâyet bulunan reaya ve askeri sınıf mensuplarının muhakeme edilmesi, daha evvel eyalet divanlarında ya da yerel mahkemelerde sonuca bağlanmış bir davanın tekrar görüşülmesi, bir davanın yeniden görüşülmek üzere başka bir mahkemeye havale edilmesi, suçu sabit bulunanların cezalarının infazı gibi, oldukça geniş bir alanı kapsamaktaydı.
İktisadi-mali yetkileri ise, verginin etkili ve adil bir şekilde toplanmasını sağlamak, vergi politikalarını belirlemek, arazilerin statülerinin tespit ve muhafaza edilmesi, para politikalarının tayini, yerli ve yabancı ticaretin yönlendirilmesi, iltizam ve mukataa işlerinin düzenlenmesi gibi hayli genişti. Divan-ı Hümayun, günümüzdeki Meclis, Bakanlar Kurulu ve Yargı tarafından yürütülen yasama, yürütme ve yargı işlemlerini tek başına üstlenmişti.
Yorumlar
En büyük mahkeme burasıymış
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız