Günümüzde Ankara, Eskişehir, Kütahya ve Afyon arasında kalan bölgeye yerleşmişlerdi. Bu bölgenin tanınmış Frig kentleri, Pessinus, Metsopolis ve Gordion gibi kentlerdi. Bugün, Gordion'un çevresinde, içlerinde Kral Midas'ın mezarının da bulunduğu 80 kadar Frig soylusuna ait tümülüs vardır.
M.Ö. 730 civarında, Frigyalı Midas, Şinuhtili Kiakki ve Kargamış Kralı Psiriş, ortak düşmanlarına karşı üçlü ve güçlü bir koalisyon oluşturmuşlardı... Ancak, MÖ. 714'lerde, Kafkaslar'ın ötesinden İskit kabilelerinin sürmesiyle Anadolu'ya yönelen Kimmerler, Frigler'in yazgısını tersine döndürdü. Urartu sınırlarına yüklenen Kimmerler, önce Urartulu Rusas'ı yenilgiye uğratarak onun intihar etmesine neden oldular. Ardından Frigya'ya yönelerek Kral Midas'ı yendiler. Midas da, tıpkı Rusas gibi intihar etmek zorunda kaldı. Ama, oldukça ilginç bir yöntemle: Öküz kanı içerek...
Giderek tarih sahnesinden uzaklaşan Frigler ve Kral Midas, 1957'de Prof.Dr. Rodney S. Young'ın başkanlığındaki bir arkeoloji ekibinin Gordion'daki "Midas tümülüsü"ne girmesiyle tekrar sahneye çıktı... Yaklaşık 50-55 metrelik mezarın altındaki ardıç ve çamdan özel olarak yapılmış odasında Midas, tek başına, çevresindeki ölü hediyeleriyle iskelet olarak yatıyordu... Eski Yunan efsanelerine göre "her dokunduğunu altına dönüştüren" bu ünlü Frigya kralının ölü hediyeleri arasında altın bulunmaması, istilacıların ne denli etkin olduklarının da bir göstergesiydi...
Bulunduğu yıllarda iskeleti tamam olan Kral Midas'ın, ne yazık ki, günümüze sadece kafatası ve alt çene kemiği kaldı. Midas'ın kafasının gözlemlenen biçiminin ünlü efsaneyle benzerliği çok şaşırtıcı... Çünkü bu kafatası, bildiğimiz normal biçimlerin ötesinde, oldukça uzun bir yapıya sahip. Sonradan oluştuğu düşünülen bu şeklin, ünlü "eşek kulak" efsanesinden öte, bebekliğinden itibaren özel bir amaçla uygulanan bir yöntem sonucu ortaya çıktığı bugün açıkça biliniyor...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız