Fareler Ertuğrul'un ambarlarında gezinmiyordu yalnızca. Osmanlı devletinin hazinesinde de cirit atıyordu kemirgenler. Öyle ki, parasızlıktan, hurdaya çıkan gemilerin enkazı maaş olarak ödeniyordu memurlara. Bu yüzden Japonya'ya gitme görevi, kömür masrafının az olacağı düşünülerek, kazanlarının yanı sıra 'Kaba Şorta' denilen yelken donanımı da bulunan Ertuğrul'a verilir.
Ertuğrul'un çarkçıbaşısı olan İngiliz Harty Bey'in, geminin bu yolculuğu tamamlayacak güçten yoksun olduğu yönünde hazırladığı rapor da gerçeklerin görülmesini sağlayamaz. 1855 yılından beri Osmanlı donanmasında hizmet veren, çok önemli katkılarda bulunan Harty Bey, doğruları söylemenin mükafatı olarak Ertuğrul'dan uzaklaştırılır ve İdare-i Mahsusa'nın adalara sefer yapan bir vapuruna tayin edilir!
Süvari Ali Bey, Sultanselim'deki konağının tenha bir köşesine çağırdığı kızı Neyyire'ye çil kuruşlar verdikten sonra sıkıca kucaklar ve birkaç kez öper. Neyyire de, daha öncekilerden çok farklı olan bu kucaklamaya karşılık olarak tüm kuvvetiyle sarılır, Japonya seferinin bir gün öncesinde, babasının kokusunu içine çeker.
Ertuğrul firkateyninin kaptanlığıyla görevlendirilen Ali Bey, hayatında ilk kez sakal bırakmıştır. Bu istek, sefer öncesi Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'dan gelmiştir. Ne de olsa, dışı boyanan Ertuğrul'a 'Büyük Kaptan' görüntüsü taşıyan bir denizci kaptanlık etmeliydi! Neyyire bir daha sarı, kıvırcık, 'ipek gibi yumuşak' sakalı teninde hissedemeyecek, 'mahzun mavi gözleri' hiç göremeyecektir.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız