Tarihe bakıldığında, milyonlarca insan savaşlar sırasında dil benzerliğine uygun olarak saf tuttu. Ama dil farklılıklarının etkileri daha zararlı oldu. Yakın geçmişte, Belçika, dil açısından üçe bölünmesinin (Flaman dili, Almanca, Fransızca) sonucu olarak çeşitli politik sorunlar yaşadı 1930 yılında, Fransızca'ya resmi bir statünün verilmesiyle, ülkenin politikasına dille ilgili sorunlar etkin oldu. 1968 yılında, Fransızca eğitim kaynaklarını genişletme planları ciddi bir ayaklanma yarattı ve hükümet bunun sonucunda düştü. Hem politikayı hem de eğitimi etkileyen bu karmaşık durumu, sonradan gelen hükümetler de çözemedi.
Yüzlerce yapay dil arasında en çok tutulanı, Varşovalı Dr. Lazarus Ludwig Zamenhof’ un 1887 yılında yarattığı "Esperanto”ydu... Bu dili öğrenmek son derece kolaydı; tüm gramer kuralları birbirine uyuyor, sonekler ve önekler kullanılarak az sayıdaki kökten bir sürü kelime oluşturulabiliyordu. Örneğin, zincir için "ceno" kullanılırken, bağlantı için "cenero" kullanılıyordu. Yağmur "pluvo", yağmur boşanması "pluvego"ydu. Horoz "koko", tavuk ise "kokino"ydu. Fransız Bilim Akademisi, Esperanto'yu bir mantık ve kolaylık şaheseri olarak ilan etti. Bir milyondan fazla konuşanı olmasına karşın Esperanto, İngilizce'nin ve ona Doğu Avrupa kökenli olması nedeniyle karşı çıkanların baskısı altında...
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız