Harem'e girmek kolay mıdır, güzel olan her kadın Harem'e alınır mı?
Hiç kolay değil. Tabii öncelikle kadının güzel olması gerek. Ayrıca bazı özellikleri de olacak. Bir müzik aleti çalmak, güzel oynamak gibi. Yürüyüşü de hoş olmalı. Hürrem Sultan öyledir. Onu hiçbir tarihçi güzel anlatmaz, hep neşeli, şirin, şuh bir kadın olarak anlatırlar. Yani Harem'e güzel ama boş kadınlar giremez... Hayır. Hatta bu, Harem'e sarayın günlük işlerini yapmak için alınan hizmet için alınan hizmet cariyeleri için de geçerlidir.
Bu kadınları kim seçer?
Harem'in uzmanlaşmış, padişaha yakın olan, danışmanlığını yapan, güvendiği, kıdemli cariyeleri vardır. Onlar danışman, yardımcı, her işini gören kadınlardır. Onlara usta cariye denir. Hareme yeni gelen kadınları seçen, eleyen de onlardır. Bu konuda çok uzmandır. Bir kadına arkadan baktıklarında bile yüzlerinin nasıl olduklarını bildikleri anlatılır.
Bu seçim nasıl yapılır?
Kadınlar önce muayeneden geçirilir. İşte öksürmeyecek, aksırmayacak, horlamayacak, uyurgezer, epilepsisi olmayacak gibi. Hasta olanları almazlar. Görünüşüyle, yürüyüşüyle, kırıtmasıyla saray havasına uygun olmalı. Bu o kadar önemlidir ki dişi çürük, ağzı kokan kadınlar hizmet cariyesi olarak bile alınmaz.
Harem'e giren bir kadın hiç mi dışarı çıkamaz. Mesela Harem'den emekli olunur mu?
Harem-i Hümayun, Enderun ve kadınlar bölümünden oluşur. Enderun'da da içoğlanlar vardır ki, onlar da, zeki, yetenekli erkeklerden seçilir. Japonca bilenleri bile vardır. Harem'de geçen süre ise sekiz seneyle sınırlıdır. İşte bu süre içinde herkes yükselebildiği kadar yükselir, imtiyaz kazanır.
Yani bir çeşit kariyer yapıyorlar?
Evet. Bu süre içinde ya da sonunda erkekler devlet makamlarında görev alırlar. Kadınlar ise sekiz yılın sonunda güzel bir çeyizle evlendirilir. Genellikle de bu içoğlanlarla ve onlara İstanbul'un bir semtinde bir de ev verilir. Saray görgüsünü alan, Enderun ve Kadınlar bölümünde bulunmuş bir çiftin İstanbul'da bir yere yerleştirdiklerinde etraflarında yaratacakları değişimi bir düşünün. İşte bu evliliklerle Osmanlı saray kültürünü, İstanbul'un yüksek kültürünü şehre yayardı. Zaten halk da onlara "saraylı" derdi. Onlarla birlikte o semte sarayın yemekleri, adetleri, giyim kuşamları da giderdi. Ne yazık ki buna rağmen Harem bir seks yuvası gibi anlatılır. Oysa padişah istediği kadar kadınla da olamaz, bu sayı dokuzla sınırlıdır. Üstelik padişahın hangi gün hangi kadınıyla birlikte olacağı bir nöbet çizelgesiyle kadın danışmanlarınca belirlenir ve padişah da bunun dışına çıkamazdı. Sultan İbrahim ve III. Murat'ın sadece bu kuralların dışına çıktığını biliyoruz, o kadar.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız