Bir cellâdın en sık kullandığı adam asma yöntemi, genellikle Ortaçağ usulü idamdı. Darağacına, bütün hırsızlar, her türden dolandırıcılar ve diğer suçlular asılırdı. Çünkü asılmak, diğer infazlardan çok daha fazla cezalandırıcı bulunuyordu. Normal asmanın yanı sıra, cezayı arttırmanın başka bir yolu daha vardı. Ayağından asılmak! Suçlunun başı aşağıda kalır, talihsiz adam uzun süre can çekişirdi. Alman kroniklerinde yer alan bir belgeye göre, 1585'te bir adam bu şekilde tam üç gün yaşamış, karısı ve çocuğuyla konuşmuştu. Frankfurt'ta da yine ayağından asılan bir suçlu tam yedi gün hayatta kalmıştı.
Her devirde ve dünyanın her yerinde cellâtların ustalığı, işini hızlı yapmasıyla paralel tutulmuştu... Ancak, kimi infaz yöntemi istenilen kadar "caydırıcı" bulunmuyordu. Örneği, kafa kesmek biçiminde yapılan infaz daha kanlı ve etkileyiciydi ama darağacına asılmak kadar cezalandırıcı sayılmıyordu. Bu nedenle suçlunun kafası infaz yerinde bırakılır ve böylece çevredeki insanların ibret alması ve tövbe etmesi amaçlanırdı. Oysa darağacına asılan suçlu çürüyene kadar indirilmiyor; bu da toplum üzerinde büyük bir korku yaratıyordu... Cellâdın kafa kestiği yer, darağacının tam tersine, şehrin ortasında yer alan meydanda bulunurdu. Üzeri bir halıyla örtülür, infaz zamanları da tıpkı trajik bir oyun gibi izlenirdi. Trampetler ve borularla marşlar çalınır; bu bedava gösteriyi izlemek için açıkgözler önceden en iyi yerleri kapmaya bakarlardı.
Suçlunun bu meydana getirilmesiyle başlardı, Kurban gömleğini çıkartır, yere dizlerinin üstüne çöker, cellât yamağı tarafından elleri arkadan bağlanır, ensesindeki saçları kesilir ve gözleri bir bantla örtülürdü. Geniş bir manto giymiş cellât bir kenarda durur ve hazırlıkları izlerdi. Onun yanında hemen her zaman yargıç da bulunur ve ölüm cezası hakkında konuşma yapardı. Bu idam yerinin ortasında her zaman bir kum yığını bulunurdu. Kurban buraya dizlerini dayamak zorundaydı. Cellât, onun arkasında durur, işine başlayacağı zaman mantosunu fırlatır atardı.
İnsanlar, ölüme aday kurbanı heyecanla seyreder ve cellâdın onun kafasını vücudundan ayırmasını beklerdi. Bu işi yapmak için cellâdın kuvvet kullanmasına da gerek yoktu. Bir cellât yamağı kurbanının saçlarından sımsıkı yakalar ve başını yüksekte tutmaya çalışırdı. Cellât iki eliyle kılıcını kavrar, kılıcın inmesi kısacık bir anda görülür, tek bir vuruşla hükümlünün kafası yere yuvarlattırdı. Bundan sonra, cellât kafayı eline alır ve yargıcın görmesi için kaldırırdı. Yargıç, işin doğru yapılıp yapılmadığına bakar ve onaylardı... Ancak, bütün infazlar bu kadar kolay bitmezdi. Bazen cellât tek vuruşta kurbanın kafasını gövdesinden ayıramaz, birkaç vuruş yapmak zorunda kalırdı. Böyle anlar cellât için çok tehlikeli sayılırdı. Çünkü tarihte, böyle anlarda kurbana karşı merhamete gelen halkın cellâdı linç etmeye kalktığı pek çok benzer olay vardı.
Yorum yazmak için lütfen giriş yapınız